Denemeden Yazmıyoruz: Müptelal

Bodrum’da geçirdiğimiz bir hafta sonunda, uzun süredir adını özellikle sanat etkinlikleriyle duyduğum Gümüşlük’teki Müptelal’e yemeğe gittik. Çift olarak dakikliğimizle övünen biz, rezervasyonumuza tam 1 saat geciktik. Bodrum’un bu sezon görece sakin olmasına aldanıp, Yalıkavak trafiğini ve taksi bulma zorluğunu pek hesaba katmamışız… Gecikmenin verdiği panik ve gerginlikle mekana girdik ancak Müptelal’ın atmosferi anında stresimizi aldı. Ağaçların altındaki masalar, hafif esinti, güzel müzik sanki bizi farklı bir evrene götürdü.

Mekanın sahibi, şef Hilal Tayfun'la başladık sohbete. Mekanın arka kısmında yer alan Ali Atmaca’nın sergisini gezerken, Hilal Hanım’ın sanatçının asistanlığını yaptığını öğrendik. Ağustos ayında da mekanda kendi sergisini açacakmış.  

Hilal Hanım’a mutlaka denememiz gereken, önerdiği lezzetleri sorduk. “Ben yemediğim, sevmediğim hiçbir şeyi menüye koymuyorum, o yüzden hepsini öneriyorum” diyerek tüm tabaklara kefil oldu. Ana yemek seçimini bize bırakırken, başlangıçlardan birkaç özel lezzeti kendisi seçip masamıza getirdi.

İlk olarak sakız kabakla yemeğe başladık. Dereotu, taze bezelye, Erzincan tulumu ve cevizle sunulan tabak, tam yaza uygundu. Ardından gelen topik, şimdiye kadar yediklerimin en iyisiydi desem yalan olmaz! Bodrum mandalina, kişniş ve kırmızı karides carpaccio ile sunulan Gambero Rosso da gerçekten çok lezzetliydi. Çiğ karides yiyemem diye düşünmeyin, o kadar taze ki rahatlıkla ve severek yiyeceğinizden eminim.

Mekanın patili sahibi Latte, ona da yemek verelim diye gözümüzün içine bakarken (tabii ki açlıktan değil, sadece biraz daha keyif peşindeydi) ana yemeklerimizi sipariş ettik. Köz patlıcanlı taze ravioli ve zencefil soslu bonfile damaklarımızda iz bıraktı…

Son olarak mango püresi ve cevizli spesiyal Coco Dream ve şeftalili peynirli hafif tatlıyla geceyi sonlandırdık.

Aklım yemediğim her şeyde kaldı! Sonraki Bodrum seyahatlerimde mutlaka tekrar geleceğim.