Bir Suadiye Mekanı: Pigalle'e Tadıma Gittim

Anadolu Yakası’nda samimi bir kaçış noktası
pigalle.jpeg
Pigalle

Sürekli gittiğim mekanların tanıdıklığı her ne kadar bana konfor verse de, yeni yerler denemeye bayılıyorum. Denediğim mekanları beğendiğimde ise keyfimden geçilmiyor! 

Pigalle’e gittiğimde tam bu duyguları yaşadım. Suadiye’de, artık yeni lokasyonunda olan Pigalle, adını Paris’in bohem ve özgür ruhlu semtinden alıyor ama dokunuşlarıyla sadece Paris değil, tüm Akdeniz sahillerinden ilham taşıyor. İster keyifli bir girl dinner yapın, ister romantik bir date’e çıkın. Mekan her senaryoya mükemmel bir fon oluşturuyor.

İlk izlenimler

Eski ahşap dokular, retro detaylar, özenle seçilmiş etkileyici tablolar, genç sanatçılara ait resimler ve her köşeye yayılan yumuşak, davetkâr bir atmosfer ilk girişte sizi karşılıyor. Bar alanı mekânın nabzını tutarken, müzik seçkisi keyifli bir akşam olacağını fısıldıyor. Uzun uzun oturmalık, bol bol sohbetlik, hatta “biraz da fotoğraf çekilelim”lik…

Pigalle’in menüsünün temelinde Fransız mutfağının zarif teknikleri var ama tabakların üzerinde Akdeniz güneşi parlıyor. Tazelik, hafiflik ve sadelik ön planda ama her lokmada mutfağın arkasındaki emeği ve ustalığı hissediyorsunuz.

Tadına baktığım lezzetler

Pigalle’in menüsüne bakınca ilk hissiyat şu: Her tabakta bir özen, her dokunuşta bir vizyon var. Fransız mutfağının zarafetini, Akdeniz’in o iç açan tazeliğiyle buluşturuyorlar. Üstelik bunu abartısız ama iddialı bir yorumla yapıyorlar. Her bir tabak hem göze hem damağa hitap ediyor.

Pancar & Tütsülenmiş Keçi Peyniri Kreması ile tadıma başladık. Doku dengesi ve o hafif is kokusuyla; taze, hafif ve rafine bir başlangıç.

Ardından gelen Teriyaki Soslu Izgara İstiridye Mantarı, zaten mantar aşığı biri olarak beni baştan cezbetti. Hafifçe karamelize yüzeyi ve teriyaki sosun tatlı-tuzlu dengesiyle birleşince ortaya nefis bir uyum çıkmış

Ve sıra geldi en çok akılda kalan tabaklardan birine: Baklava Yufkasında Konfi Ördek. Dışı çıtır, içi yumuşacık… Sıcaklığı, baharat dengesi ve sunumu bir araya gelince tek kelimeyle bağımlılık yaratıyor. Sadece bu yemek için bile tekrar gidebilirim!

Yaza selam niteliğinde gelen Stracciatella & Domates Salatası, taze stracciatella peyniri ve olgun domatesin uyumunu tabakta taçlandırıyor. Ferahlatıcı ve tam anlamıyla dengeleyici bir ara.

Ana yemek olarak Linguini di Mare ve Jack Ribs ikilisiyle devam ettik. Linguini; deniz ürünlerinin sadeliğini, taze otlar ve zeytinyağı ile birleştiren zarif bir tabak. Hafif ama etkileyici. Jack Ribs ise şovuyla birlikte geliyor: Sofrada üzerine viski püskürtülüyor! Tadı mı? İçten içe karamelize olmuş, aroması dolgun ve ağızda dağılıyor. Hem göz hem mide doyuyor diyebilirim.

Kapanışta ise Cream Puff var. Bu tatlı, nostaljik bir Fransız pastanesine ışınlanmak gibi. Hafif, vanilyalı ve pürüzsüz bir final. Ne ağır, ne sıradan; tam dozunda bir tatlı kaçamağı.

Kokteyl menüsü ise mekânın estetik anlayışıyla birebir örtüşüyor. Asian Latino ve Luzverde kokteyllerini mutlaka denemenizi tavsiye ederim.

Kısaca; anı çoğaltmak ve sohbeti uzatmak için Pigalle harika bir lezzet durağı. Bu arada mekana patili dostunuzla da gidebileceğinizi söyleyeyim. Belki bir sabah, yürüyüş sonrası keyifli bir kahvaltıya gidersiniz beraber. Özellikle French Toast’u çok meşhurmuş.

cemre.JPEG
Cemre Bosnalı Zeydanlı
Web Direktörü
Kariyerine basılı yayında başlayıp ardından dijital yayıncılıkta tecrübe kazanan Cemre, Cosmo’daki görevinin yanı sıra İstanbul Moda Akademisi’nde Online Editörlük dersleri veriyor ve yoga eğitmenliği yapıyor. Hem yayıncılık hem yogaya dair öğrendiklerini çevresine, öğrencilere ve okuyuculara aktarmayı çok seviyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık