Positano: Aklınızı Başınızdan Alacak Bir İtalyan Kasabası

Positano; denizin tuzlu kokusu, renkli sokakları ve eşsiz manzarasıyla kalbinize dokunan bir masal.
Untitled (1080 x 1080 px) (3).png
© Marco Bottigelli | Getty Images

Positano, tıpkı Li Galli’nin efsanevi Sirenleri gibi, büyüleyici cazibesinden asla ödün vermeyen; denizden bakıldığında etkileyici bir dikey renk panoramasıyla karşınıza çıkan; Monti Lattari Dağları’nın yeşili, Akdeniz’e özgü evlerin beyaz, pembe ve sarı tonları, çakıllı plajlarının gümüşî grisi ve denizin mavisi ile aklınızı başınızdan alacak bir İtalyan kasabası. 

Eğer aradığınız şey ışıltıysa – lüks butiklerden seçkin mutfağa ve kayalıklara yaslanmış manzaralar kadar rafine bir gece hayatına kadar – Positano tam size göre. Burası jet sosyetenin gözde noktalarından biri ve her köşesi Instagram’a layık anlarla dolu.

Positano, pek de keşfedilmemiş bir yer sayılmaz ve özellikle yaz aylarında oldukça kalabalık olabilir. Ancak pek çok kişi buraya sadece günübirlik, bir kruvaziyer gemisinden ya da yakınlardaki büyük bir şehirden yapılan rehberli turlarla gelir. Eğer Positano’da bir gece konaklarsanız bu ünlü kasabanın daha sakin ve huzurlu yüzünü görme şansınız olur.

Positano’nun Tarihi

Positano'nun tarihi, geçmişin izlerini bugün hala hissedebileceğiniz bir yolculuk gibi. Tarihi Antik Roma dönemine kadar uzanıyor. O zamanlar Romalılar, bu kıyılarda görkemli villalar inşa etmişler. Bu villaların kalıntıları, Church dell'Assunta çevresinde hala görülebiliyor, rotanıza almanızı tavsiye ederim. 

Kasabanın temelleri ise 9. yüzyıla dayanıyor, o dönemde bir Benedikten manastırının etrafında şekillenmiş. Zamanla, Paestum'dan gelen, Saracen akınlarından kaçan insanlar sayesinde kasaba büyümüş. Ama belki de en ilginç dönemi, 1268'de Pisa tarafından yağmalandıktan sonra başlamış. O zamanlar Positano, savunmalarını güçlendirmiş ve tıpkı komşusu Amalfi gibi surlarla dik yollara yerleşen bir kale gibi şekil almış. Bu yapılar, kasabanın geçmişine dair önemli birer hatırlatıcı olarak akıllarda iz bırakıyor. 

Santa Maria Assunta Koleji Kilisesi’nin maiolikadan yapılmış renkli kubbesi, kasabanın neredeyse her köşesinden görülebiliyor. Kilisenin içinde, 18. yüzyıla tarihlenen Bizans esintili Siyah Meryem ikonası ise özenle korunuyor.

Positano İsminin Kökeni

Positano adının kökeni ise bir efsaneye dayanıyor. Antik zamanlarda, bir Türk gemisi bugünkü Positano kıyılarında karaya oturur. Gemide Meryem Ana’ya ait bir tablo bulunmaktadır. Rivayete göre, gemi kaptanı tablonun “posa, posa” (yani “bırak beni, bırak beni”) fısıltısını duyar ve söyleneni yerine getirerek tabloyu denize bırakır. Mucizevi bir şekilde, gemi yeniden yüzmeye başlar ve kurtulur. Tablo ise kıyıya vurur. Bu olayı bir işaret olarak kabul eden yerel halk, Meryem Ana’nın burayı seçtiğine inanarak tablonun karaya vurduğu yere bir kilise inşa eder.

Positano’nun antik geçmişini yakından tanımak isterseniz yerel Museo Archeologico Romano’yu mutlaka ziyaret etmelisiniz. Müze, kısa süre önce açıldı ve Church of SS. Maria Assunta’nın oratoryosunun altında, bir zamanlar antik bir Roma villası bulunan alanda yer alıyor.

Positano’nun Göz Alıcı Plajları

Spiaggia Grande, Positano’nun sahil yaşamının kalbidir. 300 metre uzunluğundaki bu plaj, yalnızca Amalfi Kıyısı’nın en büyüklerinden biri olmakla kalmaz, aynı zamanda en göz alıcılarından biridir. Sanatçılar, oyuncular ve ünlülerden oluşan şık bir kalabalığı kendine çeker.

Daha sakin bir atmosfer arayanlar içinse Fornillo Plajı ideal bir alternatiftir. Bu huzurlu koya, Spiaggia Grande’den başlayan kısa ve keyifli bir yürüyüş yoluyla kolayca ulaşılabilir. Akdeniz güneşinin tadını çıkarırken her iki plaj da Positano’nun büyüleyici manzaralarını ve deniz kenarındaki zarif yaşam tarzını doyasıya hissetmenizi sağlar.

Positano’nun Marina Grande Plajı’ndan hareket eden deniz taksileri, Remmese, Clavel ve Calvone gibi yalnızca deniz yoluyla ulaşılabilen küçük cennet koylara ziyaretçileri taşıyan küçük teknelerden oluşan bir filo ile hizmet veriyor.

Yüzme sonrasında Amalfi Kıyısı’nın lezzetli deniz ürünlerini tatmak isterseniz mutlaka Laurito Plajı’na gitmelisiniz. Burası, denizin hemen kıyısındaki ünlü Da Adolfo restoranına ev sahipliği yapıyor. Lezzetli balıkları kadar atmosferiyle de hafızalarınıza kazınacak bir deneyim yaşayacağınızdan emin olabilirsiniz.

Li Galli, Positano açıklarında, Akdeniz'in masmavi sularında yer alan üç küçük adacıktan oluşuyor: Gallo Lungo, La Rotonda ve La Castelluccia. Bu adalar topluluğu, mitolojiyle örülü bir geçmişe sahip olması nedeniyle halk arasında "Sirenuse" yani Sirenler Diyarı olarak da biliniyor.

🧜‍♀️ Efsanenin Kökeni

Yunan mitolojisinde Sirenler, güzellikleri ve büyüleyici şarkılarıyla denizcileri cezbeden,  yarı kadın yarı kuş ya da balık bedenli gizemli varlıklar olarak geçiyor. Efsaneye göre, Sirenler tam da Li Galli adalarında yaşar ve şarkılarıyla gemicileri baştan çıkararak onların kayalıklara çarpıp batmasına neden olurlar. 

Bu efsane, Homeros’un Odysseia destanında da yer alır. Odysseus, Sirenlerin cazibesinden kurtulmak için mürettebatının kulaklarını balmumuyla tıkamış, kendisini ise gemi direğine bağlamıştır. İşte o büyüleyici şarkıların söylendiği yerin Li Galli olduğuna inanılıyor.

Positano’da Romantik Yemek Kaçamağı İçin Önerilerim 

Hafif ve Sağlıklı Bir Öğle Yemeği İçin Casa e Bottega: Sağlıklı salatalar, avokado tost’lar ve taze meyve suları ile smoothieler sunan benzersiz bir bistro. Ayrıca, yemekte gördüğünüz her şeyi, hatta masa örtülerini bile satın alabilirsiniz!

Romantik Bir Akşam Yemeği İçin Rada: Denize ve Positano’nun rengarenk evlerine bakan bir terasta romantik bir akşam yemeği sunar. Manzarası ve atmosferi ile unutulmaz bir deneyim...

Tatlı veya Limonata İçin Zagara: Positano’nun en ünlü (ve en iyi) pastanesi. Delizia al limone’yi mutlaka deneyin ve bahçedeki bir masada keyif yapın.

Denizin tuzlu kokusu, renkli sokakları ve eşsiz manzarasıyla Positano, kalbinize dokunan bir masal... Çok romantik bir tatil geçirmenizi dilerim! 

nilay-karagulmez.jpg
Nilay Karagülmez Abamor
Gezi ve Deneyim Yazarı
Yönetim Bilişim Sistemleri mezunu, 2020 yılından beri freelance gezi yazıları yazıyor. Nilay’ın Sırt Çantası adında bir podcast serisi var. Sokak aralarında keşfetmeyi bir tutku, kaybolmayı bir yol haritası olarak gören, gezgin ruhlu, meraklı bir gezi yazarı! Yeni tatların peşinden, bilinmeyen rotaların izinden gidip her defasında bavuluna yeni hikâyeler sığdırıyor. Satırlarında bolca kahkaha, bir tutam şaşkınlık ve samimi bir dostun önerileri gizli. Eğer “bir yere gideceksem onun yazılarına bakmadan gitmem” diyorsanız, çok doğru yerdesiniz.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık