Neden Anne Olmak İstemiyorum?

Çocuk istemeyen bir kadın olmaktan daha zoru varsa o da evli olmasına rağmen çocuk istemeyen bir kadın olmaktı. Kimseyi inandıramadım “basitçe” çocuk istemediğime.
YAZAR:
Gözde Tezer
Gözde Tezer

Hiçbir zaman kendimi anne olarak hayal etmedim. Sokakta bebek gördüğümde içim gitmedi, Instagram’ın çocuğuyla bir örnek giyinmiş anneleri beni mest etmedi, eş dostun bebeğini severken hüzün çökmedi, birçoğunun öyle sandığını bilsem de bu beni ilgilendirmedi. 

“Özgür ve güzel bir hayatı var ama bak o da buna sahip değil, içi gidiyor...” Kimseyi üzmek istemem ama içimiz gitmiyor. İçimiz gitse, içimizin götürdüğü yere gider ve yapardık bir bebe.

30’u geçince değişecek fikirlerin” dediler. “Hormonlar devreye girecek, sen istemesen vücudun isteyecek!” Vücudum zihnimden ayrı koşmuyor. Anlayın işte. Bazı kadınlar ‘kendine uygun’ bulmuyor anne olmayı

Bu Pozisyona Başvurmuyorum 

Annelik bir görev. Kutsal ya da değil. Sence kutsal, bence değil. Hangisine inansan, çok severek de yapsan bir görev. Bu konuda hemfikirizdir. Ve ben bu pozisyona başvurmuyorum. Nasıl herkes her mesleğe göre değilse, ben de anne olmak istemiyorum. Daha nasıl anlatayım! Evliyken tüm şartlar sağlandığında da ilgimi çekmedi, şartları hiç elverişli olmayan 25 yaşında bir kızken de çekmiyordu. Batı toplumlarında doğmuş olsam ister miydim? 

Görev tanımını daha adil bulsam, yurt dışında okumuş, sözüm ona eğitimli, kültürlü adamları rakı sofrasında “Bakıcı parasını ben veriyorsam e geceleri de annesi uyanır, ben değil” derken duymamış olsam... 

Benzer sohbetlere defalarca maruz kalmasam... “İyi de o kadın da tüm gün işyerinde çalışıyor, ne demek parasını verip bakımdan çekilmek, anneliğini bir hizmet gibi satın mı alıyorsun eşinin?” dememiş olsam... Bunları eşi bile sorgulamadan susup dinlerken benim içimden çatalımı bu adamlara fırlatmak gelmese... Bu haklı isyanımla feminist ilan edilmesem... Arkamdan “sen bu Gözde’ye uyma, sıyırmış o kafayı” dediklerini duymasam... Daha ılımlı bakar mıydım anne olmaya? Ben yine de bir ‘acaba’ kalmaması adına iki kere düşündüm, evet. Terapi odası oldu anne olmama kararımı ikinci kez düşündüğüm yer. Ve kararımdan bir kez daha emin olduğum... Kendimden sorumlu olduğum bir hayatı daha yaşanası buluyorum. Tek çocuğum ben. Her tek çocuk biraz anne biraz babadır. Annen baban yaşlandıkça değişir roller. Hasta olurlar, bebek olurlar, seçmediğin bir ebeveynliği yaşarken bulursun bazen kendini. Ben buldum. Babam Alzheimer, annem kanser oldu. Ben de 25 yaşımda bir çeşit anne. Ve sevmedim bu rolü. Tahmin ettiğim gibiydi, boğazımı sıkıyordu. Versem de yaparken hakkını... Arkadaşlarım doğurdu sonra. “Bir minik et parçasını hayatta tutmaya çalışıyorsun” dedi yakın bir arkadaşım anneliğinin ilk yılını anlatırken. Ölür çocuğu için, sevgi dolu ama dürüst. 

Sadece Kendimin Patronu Olmak İstiyorum 

Çocukları patron gibi görmeye başladım gözlemledikçe çevremi. Emeğini, vaktini, nakdini istiyor. Sevgi selinde su altında kalıyor belki bu gerçek. Onun belirlediği saatlerde çalışman gerekiyor. Uyku saati, yemek saati, okul saati, kurs saati!... Dediğim gibi, bu şartlar bana uymuyor. Hayatım boyunca kendi işimin patronu olmak istedim, Türkiye’nin en popüler TV kanalından istifa edip kendi yoluma gittim, cefasını çektim şimdi sefasını sürdüğüm dönemdeyken, kaçtığım patronlara yeniden yakalanmak istemiyorum. Eminim çok katmanlı bir deneyim. Eminim “bir gülüşü var ki” her şeyi unutturuyor. Ama ben ne görmek istiyorum ne de unutmak. Başka bir hikâyenin kadınıyım, hepsi bu. 

Bencil diyorlar anne olmak istemeyen kadınlara. Doğmamış bir canlıya, vermeyi reddettiğim bir bakım beni kime karşı bencil yapıyor? Casper’a mı? Ortada bencillik ettiğim, hasar verdiğim biri yok. Çocuk istemeyen kadınlar bencil değil, sevgisiz değil, sadece ‘farkında’. Ne istediğimizi biliyoruz. Tıpkı anne olmak isteyenlerin de çocuk istediğini bildiği gibi. Bencillik bir yana çok ince düşünüyoruz. Ne kendimize haksızlık edesimiz var ne de çocuklara.  

Rahmimizin bekçiliğini bırakmanız umuduyla…

gozde tezer foto.jpg
Gözde Tezer
Yazar
İzmir'de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okurken stajyer olarak girdiği Vizon isimli moda dergisinde yazıları yayınlanmaya başladı. İletişim alanında ilerlemek istediğine karar verince sinema-tv bölümüne geçti. Bir yandan eğitimine devam ederken 32.GÜN isimli haber programında yapım asistanlığı yapmaya başladı. Sonrasında ATV, ShowTv gibi kanallarda ana haber bülteni muhabiri olarak çalıştı. 2016 yılında ekran önü tecrübesini yeni çağın televizyonu olarak gördüğü Youtube'a taşımaya karar vererek kendi kanalını açtı. Anılarını, tecrübelerini, gezilerini paylaştığı videolarıyla kısa sürede 250 bin aboneye ulaşan Tezer, kendi reklam ve pazarlama şirketini kurdu. Bugün hala Youtube ve Instagram üzerinden içerik üretmeye ve marka işbirlikleri yapmaya devam eden Tezer aynı zaman psikoloji bölümünde lisans yapıyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık