35 Yaşından Sonra Psikolog mu Olurmuş?

Herkesin çocuk doğurmamı beklediği yaşta ben, kendimden bir psikolog doğurmaya karar verdim.
YAZAR:
Fotoğraf: Gözde Tezer
Fotoğraf: Gözde Tezer

Evliliğin üçüncü senesiydi. İlk bebeğim, YouTube kanalım, büyümüş serpilmişti, reklam şirketimi de kurmuştum, halim vaktim yerindeydi. Takipçiler, sülale, eş dost, kaynana tek bir merak içindeydi artık: Bebek ne zaman gelecek? Hikaye öyle devam etmeli. Çünkü kadın dediğin(!) böyle hikayelerde rahat etmeli. Ama etmiyor. Bazı kadınlar rahat etmiyor. Ben hiçbir zaman edemedim. Yoğurursam neler pişirebileceğimi bildiğim hamurumu, kaldırıp koyamadım toplumun koymamı beklediği buzdolaplarına.

"Ben galiba psikoloji okumak istiyorum" diye yakın bir arkadaşıma ilk çıtlattığımda tepkisi, “Ne gerek var? Herkes influencer olmaya çalışırken sen öğrenci mi olacaksın hem de 30 yaşından sonra, gez toz kocanla hayatını yaşa” oldu. Herkesin yaşamaktan anladığı başka. Benim yaşıyor hissetmem için kendimi sürekli yoğurmam, o yaşımın ihtiyaçlarına göre yeni bir şeyler pişiriyor olmam lazım. Bana tek bir hayat hiçbir zaman yetmedi. Kesmedi. Reenkarnasyona inanmam, öbür dünya palavra. Yaşamak istediğim ne varsa yaşayabileceğim tek yer bu dünya.

Psikolojiye merakım arttıkça, psikoloğum sayesinde yaşadığım dönüşümler bu bölüme duyduğum hayranlığı artırdıkça, “Neden daha fazlasını öğrenmiyorum, hatta psikolog olmuyorum?” dedim. Karavandan online terapi veren bir psikologtu terapi aldığım kişi. Üstelik yaşı 55. Yaşsız ve özgür bir meslek. Herkesin hayat bilgisi öğretmeni olduğu, bilenin bilmeyenin yaşam koçluğu yaptığı bu kişisel gelişim çöplüğünde, YouTube videolarım daha profesyonel öneriler içeriyor olacak psikoloji okursam. Müthiş. Bir taşla iki kuş! Hem de yepyeni bir challenge! Sporda zorlanmak, kasları geliştirir ya hani; o gün için yorulursun ama uzun vadede enerjin artar, güzelleşir fiziğin, yüzüne can gelir. Bence kendini mental anlamda zorlamak da hayatımız için aynı şeyi yapıyor, hayatın derinleşiyor, güzelleşiyor.

Aylar içinde, psikoloğum karavanını farklı farklı yerlere sürdükçe, yeni hayalim içimde demlendikçe, daha yüksek sesle söyleyip somutlaştırmak istedim kararımı. Ve bir YouTube videosu çekerek cümle aleme ilan ettim. 33 yaşında yeniden üniversite sınavına çalışmaya karar verdiğimi söyledim. En son 15 yıl önce matematik görmüşken, yeniden hız problemi çözmeye başladığımı anlattım. 

Kendinle Aynı Takımda Olmak

Tam da beklediğim yerden geldi eleştiriler. 30 yaşından sonra kafan almaz dediler. Google'layın canlarım dedim, 'nöroplastisite'. Beynin her yaşta yapısal ve fizyolojik değişikliklere uğrama yeteneği. Sizde de var bende de, boş konuşmayalım, kullanalım!

Sınavı kazanamayacağıma, kazansam da devamını getiremeyeceğime, okulu bırakacağıma emindi bir kesim. Emin olmaları beni korkutmadı. Evet kazanamayabilirdim. Evet bırakabilirdim. İncilerim dökülmezdi. Önemli olan yarışmaktı. Kendimle. Yenilsem n'olur? Yeneceğim kişi de bendim, düşmanım değil. Öz şefkat diyorlar ya, benim için öz şefkat bu, kendinle aynı takımda olmak. Düşersen düştüğüne gülmek, utanmak değil elini uzatıp takım arkadaşını kaldırmak, sırtını sıvazlamak. Beceremezsem de sıvazlar geçerdim ne olacak! 

Bu rahatlıkla girdim üniversite sınavına. İstediğim okulu kazandım. Kazanmak en kolay kısmıydı şimdi dönüp bakınca. Her okul senesi, o meşhur atari oyunu Super Mario'da geçilmesi gereken yeni bir el gibiydi. Her biri öncekinden zor. Ama zorlayan derslerden çok hayatın koyduğu engellerdi.

İşime, çekimlerime ve evliliğe vakit ayırabileyim diye, sabah 5-9 arası çalıştım hep sınavlara. Dersler de zordu elbette ama düzenli çalışınca, garipserler mi demeden 20'lik arkadaşlar edinince, anlamadığımı habire sorunca kolaylaştı dersler.

Yaşamak istediğim ne varsa yaşayabileceğim tek yer bu dünya.

Beni esas zorlayan hayatın Super Mario'mun önüne koyduğu başka engeller oldu. Bir yetişkinin yaşayabileceği pek çok ağır yaşam olayını ikinci üniversite sürecimde yaşadım. Birinci sınıf pandemi, ikinci sınıf babamın ölümü, üçüncü sınıf ayrılık, dördüncü sınıf boşanma. Psikoloji okurken işlediğimiz konuların bir kısmını mesela yas süreci, boşanma yası, ölüm yası, depresyon, yeme bozukluğu... Sabahları derste dinledim, akşamları bizzat yaşadım. Teori ve pratik! 

Mezuniyete Aylar Kala

Bu yazıyı yazarken birkaç ay kalmış vaziyetteyim mezuniyetime. Yaz sonu mezun oluyorum. Kendime meydan okumak istediğimi biliyordum “bu yaştan sonra” üniversiteye başlarken fakat meydan okumanın ulaşacağı bu boyutu hayal edemezdim. Tüm kişisel acılarımın içinden sabah okulda makalesini okuyup akşam evde deneyimini yaparak geçiyordum. Sanki daha iyi bir psikolog olmam için bana yaşatılan bir simülasyondu tüm bunlar. Böyle düşününce hem okul daha zevkli hale geliyordu hem de daha kolay atlatılıyordu acılar. Tam da zamanında başlamışım aslında psikoloji okumaya. Varmış iç saatimin bir bildiği. Her zaman bildiği gibi... 

Hiçbir zaman keşke daha genç yaşta psikoloji okusaydım diye düşünmedim, geç kalmış hissetmedim, herkes hissettirmeye çalışsa da kararımı açıkladığımda, ben kendi takvimimdeydim.

Şu an beni okuyan, kendinden bir psikolog, yazar, dansçı, doktor ya da ne bileyim sirk cambazı doğurma arzusu taşıyan; tek bir hayata sığamayan tüm Cosmo kadınlarına diyeceğim: Merak etmeyin korkmak normal, bunlar hep doğum sancısı! Zor olacak ama tam da zamanında olacak, sizin zamanınızda! Ben yaptıysam, bu şartlar altında bu diplomaya bu kadar yaklaştıysam inanın herkes yapar.

gozde tezer foto.jpg
Gözde Tezer
Yazar
İzmir'de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okurken stajyer olarak girdiği Vizon isimli moda dergisinde yazıları yayınlanmaya başladı. İletişim alanında ilerlemek istediğine karar verince sinema-tv bölümüne geçti. Bir yandan eğitimine devam ederken 32.GÜN isimli haber programında yapım asistanlığı yapmaya başladı. Sonrasında ATV, ShowTv gibi kanallarda ana haber bülteni muhabiri olarak çalıştı. 2016 yılında ekran önü tecrübesini yeni çağın televizyonu olarak gördüğü Youtube'a taşımaya karar vererek kendi kanalını açtı. Anılarını, tecrübelerini, gezilerini paylaştığı videolarıyla kısa sürede 250 bin aboneye ulaşan Tezer, kendi reklam ve pazarlama şirketini kurdu. Bugün hala Youtube ve Instagram üzerinden içerik üretmeye ve marka işbirlikleri yapmaya devam eden Tezer aynı zaman psikoloji bölümünde lisans yapıyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık