Molasız Dönüşüm

Kadınlığım bir utanç lekesi olarak düşüyor okul akşamına. Hava güneşli ve serin. Evdeyim. Anneme sesleniyorum hemen. Anneye seslenebilmenin ne büyük hediye olduğunu bu günden 5 sene sonra anlamaya başlayacağım. Annem erkenden menopoza giriyor 40’ında. Kadınların neyi erken yaptığına ve neye geç kaldığına kadınlar ve kendini kadın bilenler kendi aralarında karar vermiyorlar asla. Henüz sormuyorum. Kim dedi erken diye.
Ve şimdi 8 senedir menopozda iken, kızının kanla, hormonlarla, kendinin kendine ve elalemin ona nasıl baktığıyla ve anne olabilmenin ihtimaline dair delice sorularla imtihanı başlıyor.
-Ne oldu?
-Regl oldum.
Regl demek çok zor. Kelime ve muhteviyatı tek hecede sarsıyor beni. Sanki şimdi, daha önce beceremediğim ve belli olmayan şey belirginleşmekte. Herkes anlıyor, biliyor. Yeterince güzel, alımlı, dişi ve hamarat olmadığımı görüyorlar. Aralarında ufalacak ve kaybolacağım çünkü bu kadın olma meselesi sadece kanamakla, hijyenik pedlerle, tamponlarla, büyüyen memelerle, uzayan kıllarla, yeni kıllanan bölgelerin kuytularının keşfiyle olmayacak. Annem ‘yengen nasıl da bildi ama...’ diyor gülümseyerek. ‘Alnındaki sivilcelerden herhalde... Uzman vallahi, ben de düşünüyordum da tam gününü bilemezdim.’ Helal olsun Nihal’e, diye mırıldanarak durumu çözecek bir malzeme aramak üzere içeri gidiyor.
Babamın regl olduğumu bildiğini öğrendiğim gün, mahvoluyorum. Kapıları çarpa çarpa arkalarında yığıla ağlaya... Demek bunca zamandır pedlerimi babam alıyordu.
Sınıfta birbirimize lekelerimizin haritasını çıkarıyoruz kızlarla. Herkes senkronize oluyor üç ay içinde su balesi milli takımı gibi. Aidiyet hissetmediğim çok şey varken bu mevzu istemesem de beni ait kılıyor. Kaçamıyorum. Belki içten içe kaçmak da istemiyorum. Kızlar pedlerini saklıyorlar ceplerine, minik örgü çantalarına, sırt çantalarının ön ve yan gözlerine. Kimse kanadığımızı bilmeyecek! Varlığım varlığına armağan olsun!
-Al, bende fazla var.
-Bence parlatıcı sana çok yakışıyor.
-Ekose yeşil eteğinle siyah boğazlı kazağını giysene buluşmaya.
-Ama senin matematiğin çok iyi, ben hiç anlamıyorum.
-Keşke benim de kıvırcık saçlarım olsa senin gibi.
Birbirine destek vermeye bayılan renkli ve sancılı kozmos üyeleri, aynı zamanda bir diğeri üzerinden kendilerini hor görmeye, kıyaslamaya, sahte ve ortak bir ego geliştirmeye de başlıyorlar.
“Beyaz pantolon giyme, al olur “
Siyah giyiyoruz, koyu mavi, koyu yeşil falan. Menstrüasyon koyulaşmak demek. Ruhun kıvamında, aklın kıvraklığında ve hissin rahatlığında da doğan, öncesiyle sonrasıyla yaklaşık 10 günü alan bir koyuluk. Sanki okyanusun en derinlerinde, kimse onlara göz dikmediği için dişlerini ve bıyıklarını salmış olan çılgın, tanımsız canlılar gibi hissediyorum. Bir yandan bahar mı geliyor? Aşk böyle mi? Kuşun sesi nasıl tatlı. Ve açım, yorgunum, eklemlerim ağrıyor. Pencere mi açık, üşüme geldi. Yatmak istiyorum sadece. Bağırmak, haykırmak istiyorum. Kimseler bakmasın istiyorum bana. Kimselerin hoşuna gitmeyeyim. Kimselerin yanıtları, çözümleri bende olmasın.
Seneler içinde öyle kadınlarla tanışıyorum, yumurtalıkları hiç olmayacak ancak bana öğretecekleri şeyler var sevmeye ve olmaya dair. Kimse yok sayamaz böyle gerçek bir kadını, diyorum. Jilet, epilasyon sonrası parlayan bacaklarını öpmeme izin veriyor. Kahkahası bir gezegen, kendi yörüngesinde yankılanan.
Ruj sevip sevmediğimi bile düşünmem gerekiyor. Saçlarımı soruyor bana yabancılar. Kilo versem aslında güzelmişim. Memelerim dizlerime değecekmiş. Evde kalmışım. Dulmuşum. Anne olmadığım için çeşitli kanserler bana daha sık uğramak isteyebilirmiş. Tüm tabaklarım farklıymış. Bir adam gibiymişim. Korkuyormuş erkekler hızla akan düşüncelerimden ve ekonomik özgürlüğümden. Sertmişim. Biraz susar mıymışım? Biraz sussam aslında güzel kadınmışım. Spora gitsem fit olurmuşum. Hepsini ben mi yiyor muşum? Tek başına mıymışım?
-Tek misiniz?
-Evet. Olamaz mı?
-Bence harika. Size imrenerek sormuştum. İnsan tek başına olunca özgür oluyor.
Annem bir paket pamukla dönüyor. “Bugünlük idare et” diyor. Her günü idare edeceğim o günden sonra neredeyse 40 yaşıma kadar. Ve o, yarısında yanımda olamayacak. Bana kadınlığı anlatamayacak, tarifler ve kısayollar öğretemeyecek, flörtlerimle tanışamayacak, akıl veremeyecek. Onu özleye özleye ve hayaliyle konuşa konuşa kadın olacağım. Muhteşem kadınların - aseksüel, trans, kuir, interseks, heteroseksüel, tek, çok, çift, az, hiç - kozmosuna ait olmak istediğim için kadın olacağım en çok.
Dayanışmanın ruhunu anlamak için...
İsimleri ve tarihleri hatırlamak için…
Sesleri duymak, incelikleri fark etmek ve hissetmek için…
Tekrar tekrar ispat edebilmek için adımı.
Kendi atalarımın şarkılarını, şiirlerini, keşiflerini ve öğretilerini taşıyabilmek için..
Başka hiçbir şey olmak istemezdim ha.