Kızlar Annelerin Bastırılmış Duyguları mıdır?

Geçtiğimiz yaz boşanırken etrafımda olmasını isteyeceğim son kişi annemdi. Babamla evliliğini 30 yıl, ne pahasına olursa olsun babam ölene kadar devam ettiren, “Senin için boşanmadım evladım” deyip dursa da dediğini desteklemeyen bir şekilde alyansını çıkarmayan annem, elbette onaylamazdı boşanmamı. Kocam dövmemişti, eve geç gelmemişti, içkisi yoktu, kumarı yoktu. Ne alemi vardı yuva yıkmanın? Kızı yine şımarıklık yapıyordu. Bağırıp çağırmayayım diye belki açıkça fikrini söylemeyecekti ama mimikleri her zamanki gibi ele verecekti onu. Bu yüzden söylemedim anneme. İçime düşürebileceği kurtlardan, annelerin sonunda haklı çıkmasına dair çocuksu korkumdan...
Boşanma davamız açıldı. Artık annemin içime düşürebileceği hiçbir kurt yoluma çıkamazdı. Açıkladım boşanma kararımı. Gardımı aldım. Hiç beklemediğim bir şey oldu. Annem, beni onunla yeniden tanıştıran o cümleyi kurdu: "Ben yapamadım kızım sen yaptın, cesaretinle gurur duyuyorum."
Cesaret? Gurur?! Gözlerim çizgi filmlerdeki hızla doldu. Sarıldık. “Arkanda dağ gibi annen var. Yalnız değilsin” dedi. Gözyaşlarım iyice tazyiklendi...
Roller Değişti
Annem bir dağ değildi. Kanser tedavisi görüyor yıllardır. Bir dağ varsa o bendim. O an annem çocukluğumdaki gibi devleşti. Küçükken beraber aynaya baktığımızda, boyumun ancak beline geldiği kocaman annem oldu. Beni babamın fırtınalarından koruyan annem geldi. 20'li yaşlara gelip fırtına bu kez ben olduğumda benimle ne yapacağını şaşıran 'diğer' annem gitti. Evlenip 'durulmamla' derin bir nefes aldığını, benimle başa çıkma görevini başkasına devrettiği için rahatladığını hissettiğim, tam da bu yüzden boşanmamı hiç onaylamayacağını düşündüğüm kadın dağın arkasında kayboldu.
Annemin Çorbası
Boşandıktan sonra annemin salondaki kanepesinde günlerce uyudum. Zatürre olmuşum da iyileşmeye çalışıyormuşum, annem bakıyormuş bana. Cenin pozisyonunda derin uykular. Çorba getirdiğinde yaptığımız kısa kısa sohbetler annemle...
"Kızlar annelerinin bastırılmış duygularıdır" diyordu sevdiğim bir yazar. Çorbalar arası sohbetlerimizde bu cümleyi sık sık hatırladım. "Hayatta senin gibi cesur olmayı çok isterdim kızım" dedi annem. "Ben de mutsuzdum ama ayrılamadım, arkamda kimse yok dedim, kızım küçük dedim, dedim de dedim... Sen benim gibi değilsin. Millet ne der demiyorsun. Ne istediğini biliyorsun." İnsan annesinin duygularını yüzünden okumayı bebeklikten öğreniyor. Okudum. Yok, avutmak için söylemiyordu.
Nasıl böyle çabuk atlattın boşanmayı diye soruyorlar bazen. Annem elimi tuttu, çocukken yolda çamurlu su birikintilerine basmayayım diye havaya kaldırdığı gibi, kaldırıp durdu beni her kötü hissettiğimde. Böyle atlattım. Diğer elimde çorba kaşığım…
Aşıyordum annemin aşamadığı içsel ve fiziksel sınırları. İkimizin yerine!
Beraber İyileşmek
İyileşmeye başladım. Kanepeden kalkıp yeni tuttuğum eve taşındım. Hayat da devam etti, annemin beni şaşırtmaları da.
"Yüzün gülüyor kızım. Evliliğinin son yılında seni hep gamlı baykuş gibi görüyordum, uzaklara dalıyordun hep, ben anneyim fark ederim. Ama önemli olan senin fark etmendi... Söylemiyordum“ dedi.
Boşandıktan sonra çok fazla tek başıma tatil yaptım. Milano, Paris, Berlin... Annem, boşandığı için yas tutması beklenen kızının sosyal medyada ülke ülke dolaşıyor görünmesinden rahatsız olur diye düşündüm başlarda. Gideceğimi hep son dakika, uçağa binmeden söyledim. Sinirimi bozmasın dedim giderayak. Bozmadı. Utandırdı. Düşündüklerimden utandım. "Ne güzel geziyorsun kızım, ben böyle gezemedim, arkadaşlarım turlara giderdi, baban gelmezdi, ben de dedim evli bir kadın olarak gitmem hoş olmaz... diye diye 70'ime geldim... Şimdi gezsem belim, dizim ağrıyor. Sen benim için de gez, hayatını doya doya yaşa" dedi. Milano'ya giden uçakta tatlı tatlı ağladım bunları duyunca. Aşıyordum annemin aşamadığı hem içsel hem fiziksel sınırları. İkimizin yerine.
Biliyorum, her şeyi doğru yapmadılar anneler. Siz yapıyor musunuz hayatınızda her şeyi doğru? Ben yapmıyorum. Evet. Biliyorum, her terapide hortluyor hayaletleri. Kızgınsınız annenize, kızdınız ya da kızacaksınız bir sebepten. Düğüm olacak ilişkiniz. Ya da çoktan oldu. Haddime değil küsün ya da barışın demek. Tek diyebileceğim o düğümün ipleri büyük bir potansiyel taşıyor. Kesip atmamalı. Kolay harcamamalı. Yıllarımızı düğüm halde didişe didişe geçirdik biz annemle, şimdiyse o ipler düştüğümde beni tutan geniş bir file oldu.