Durmak Tembellik Değildir!

Bu yaz, kendinize izin verin. Belki biraz yavaşlayın, belki tamamen durun.
durmak-tembellik-degildir.jpg
Unsplash | Haley Phelps

Uzağa gitmek için bazen yavaşlamak gerekir. Hatta bazen, ihtiyacımız olan tamamen durma noktasına gelmektir. Beni tanıyanlar böyle bir cümlenin benim kalemimden çıkmış olmasına çok şaşırmıştır eminim. Hayatı bazen nefesimi kesen bir tempoda yaşasam da yaz gelince yavaşlıyorum ve hatta bazı haftalarda tamamen duruyorum. Bu yazıyı yine böyle yavaşladığım, sadece denizin sonsuzluğuna dalıp kafamda durmak bilmeyen düşüncelerden sıyrıldığım bir anda yazmaya karar verdim. 

Modern hayat sürekli bize hızın iyi bir şey olduğunu söylüyor. Hatta daha çok üretmek, aynı anda birçok şeyi yapabilmek için dijital içerikler pompalanıyor. Daha hızlı koş, her şeye yetiş, daha çok iş yap, daha çok üret…  Oysa doğadan öğreneceğimiz çok şey var. Avına saldırmadan önce duran bir çita kaslarını hazırlar, avına hazır hale gelir. Fırtına öncesinde sessizlik vardır. Ok fırlamadan önce gergin bir yayda bekler. Okçu ise nefesini tutar, sabreder, en doğru anı bekler. O anlar durgun görünse de aslında en güçlü sıçramaların hazırlığıdır ve güç, o anlarda gizlidir.

Modern dünyaya göre duran veya yavaşlayan insan kabul edilemez! Bu hızın toksikliğini bir sahil kasabasına gittiğinizde anlarsınız. Güney’de araba kullanırken öndekine korna çalıp hızlanmasını isteyen araç mutlaka bir büyük şehir yaşayanıdır. Çünkü hep bir yere yetişmek üzere yaşar hayatı. Her boş anını doldurması gerekir. Sabah spor yaparken podcast dinlemelidir. Akşam eve dönüş trafiğinde aranacak kişileri sıraya dizer. Çünkü günlük akışında bunlara vakti yoktur. Duran veya yavaşlayan birini görmek sinirini bozar. Hareketsizliği hiçbir şey yapmamak sanar. 

Oysa beklemek, güç toplamanın bir yoludur. Kaslarımız gibi zihnimiz ve ruhumuz da dinlenmeye ihtiyaç duyar. Bedenimiz hızla koşabilir ama ruhumuzun yetişmesi için nefes alanlarına ihtiyacımız vardır. Aksi halde hız sadece savrulmaya dönüşür. Bir süre sonra da son yıllarda adını sıkça duyduğumuz tükenmişlik sendromuna evrilir.

Yazı Durma Zamanı Olarak Görmek

Yaz mevsimi, çoğumuz için tatil ve yavaşlama dönemi. Bunu sadece güneşlenmek ya da şehir ortamından kaçmak olarak değil, bilinçli bir “durma” zamanı olarak görürseniz sizde yaratacağı gücü de fark edeceksiniz. 

İşlerin yoğunluğuna ara vermek zihnimizi yeni fikirlere açar. Tatilde deniz kenarında otururken belki de hayatımızın en iyi iş fikri gelir aklımıza. Çünkü zihnimiz ancak sustuğunda, yaratıcılığın sesi duyulur. Susmak, düşünmek, dinlenmek, yeniden odaklanmak… Yavaşladığımızda aslında ilerleyişimizin ivmesini hazırlarız. 

İlk başta, hıza alışık olan zihninizi yavaşlatmak çok kolay olmayacak. Sonuna kadar gaza basmış giderken aniden frene basmak gibi hissettirebilir. Ya da tembellik yaptığınızı düşünüp kendinizi kötü hissedebilirsiniz.

Eskiden yaz döneminde yavaşladığımı söylemek konusunda kendimi çok rahat hissetmiyordum. Bunun tembellik gibi görüleceğini düşünüyordum ama şimdi bunu daha fazla kişinin uygulaması için daha da fazla dile getiriyorum. Sosyal medya bildirimlerinden uzaklaşmak, e-postaları cevaplama zorunluluğunu bir kenara bırakmak, bitmek bilmeyen yapılacaklar listelerini askıya almak size çok iyi gelecek. Yavaşlayabilmek, arada kendinize nefes alacak zamanlar yaratmak bulunduğunuz alanda kendinizi büyütmenin en önemli sırlarından biri adeta. 

Durmak İleri Gitmektir

Durmayı zayıflık sanmak yerine, onu stratejik bir seçim olarak görmek gerekiyor. Bir sporcunun kasları nasıl dinlenmeden gelişmezse, bizim de yolculuğumuzda ilerleyebilmemiz için beklemeye ihtiyacımız var. Yaz dönemini bu şekilde değerlendirmek, önümüzdeki dönemin hızını ve üretkenliğini artırır. Çünkü durmak, aslında fırlamanın ta kendisidir.

Bu yaz, kendinize izin verin. Belki biraz yavaşlayın, belki tamamen durun. Çünkü bazen, en uzak mesafeler ancak bekleyerek ve güç toplayarak aşılır.

WhatsApp Image 2024-07-16 at 14.30.08.jpeg
Mine Dedekoca
Yazar
İşyeri Dönüşüm Küratörü Mine Dedekoca, Türkiye’de, esnek işgücü alanında kişi ve toplulukları bir araya getiren, bu konuda farkındalık yaratan ve etkinlikler düzenleyen ilk uzman olmuştur. Happy Work Studio markasıyla kendi esnek çalışma deneyimi ile global uygulamaları harmanlayarak, kurumlara mutlu, kendini gerçekleştirmiş ve ne istediğini bilen çalışanların olduğu “Mutlu İşyeri” yaratma konusunda yön vermektedir.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık