2025'te Wellness: Soft Olmak Yeni Güçlü Olmak mı?

Artık kimse sabah 5’te kalkıp meditasyon eşliğinde yediği avokado ezmeli kahvaltısını paylaşmıyor. Ya da en azından bunu yapmadığı günlerde kendini yetersiz hissetmiyor. Çünkü 2025’te wellness, mükemmel değil, gerçek olma hali. Üst üste konmuş jade roller’lar, çok adımlı cilt bakım rutinleri ve dağ gibi yapılacaklar listesi yerini sade bir ihtimale bırakıyor: Kendine iyi davranmak. Koşulsuz kendini kucaklamak.

Ve bazen bu, bütün bildirimleri kapatıp yalnızca rüzgarın sesini dinlemek oluyor. Zamanı durdurup, zihnin uçsuz bucaksız odalarına bir kilit vurup, bedeninle yeniden tanışmak. Çünkü bu çağda offline olmak, kendine zaman ayırmak, yeni bir lüks haline geldi.

Eskiden tatile gitmek bavul + story + beş kombin demekti. Şimdi ise yanınıza sadece bir pareo, bir kitap ve bolca sessizlik alıyorsunuz. Wellness artık ultra lüks spa’lar değil, doğanın koynunda geçirilen sade kaçamaklar. İznik’de bungalovda nefes kampı, Fethiye’de orman yürüyüşü sonrası yoga, Marmaris’te çikolata meditasyonu (evet, bildiğimiz çikolata)… Sessizlik artık yeni detoks.

Ve işin güzeli? Bu kampların çoğu bütçe dostu. “Retreat” dediğin illa artık Bali’ye gitmek değil; en yakınındaki lokal doğa olanaklarına sığınıp asıl ihtiyaçlarının farkına varmak.

Makyaj çantası küçüldü, ayna karşısında geçirilen saatler kısaldı ama biz daha çok parlıyoruz. Neden mi? Çünkü yazın sıcağına en çok yakışan şey sade bir ışıltı. Cildin nefes alırken ışıldaması, rüzgarla karışan nem kokusu… Ve elbette doğal içerikler.

Artık “bakım” demek, “yapmazsan kendini kötü hisset” baskısı değil “kurallara değil sana iyi hissettirenlere odaklan” demek. İsterseniz bir sabah yalnızca soğuk suyla yüzünüzü yıkayın. İsterseniz kendi ürününüzü kendiniz yapın. Nasıl mı?

Ev Yapımı Doğal Allık (Krem Formda)

Tavsiyemiz: Önce bileğinizde test edin, özellikle jojoba yağına karşı alerjik reaksiyon gösterebilirsiniz.

Tüm malzemeleri benmari usulü eritin, minik bir kavanoza koyun, ve voilà! İsterseniz allık, isterseniz dudak balmı.

Bonus: Rengi gün batımı gibi. Ben bu yüzden bu karışımın ismini “sunkissed” koydum :)

Evet, handstand havalı. Ama her gün ters durmak zorunda değilsiniz ki.

Spor artık bir hedef değil, ruhla vücut arasında kurulmuş tatlı bir ilişki. Güneş doğarken yoga mı yapmak istiyorsunuz? Harika. Öğlen denize koşmak mı? O da olur. Gün batımında biraz dans mı? Kalbiniz nereye çekiyorsa…

Yaz sıcağında 15 dakikalık esneme, serin duş sonrası 20 dakikalık yürüyüş, balkon sefası eşliğinde nefes egzersizi. Bu yaz hareket etmek, terlemekten çok kendini hissetmekle ilgili.

Ve evet, handstand’ın içsel yolculuğunu keşfetmek; o da tatlı bir hedef olabilir. Ama zorunluluk değil, bu yaz kalbimiz nereye biz oraya.

“Kaçmak” değil, geri dönmek moda bu yaz. Kendine, ruhuna, tenine.

Yeni nesil beslenme: Ne yediğin değil, nasıl hissettiğin. Çünkü bazen bedenin yeşil bir smoothie ister, bazen de zeytinyağlı taze fasulye. Yazın ritmi bu zaten: iç sesine göre hareket etmek.

Dondurmasız bir yaz düşünemiyorum. Çekilsin külahlar. Çilekli lütfen, belki de bir top çikolata. Canım çekti, kim ne diyebilir ki?! Vicdan azabı değil, şefkat besler bu bedeni. 

Ve inanın, iç huzuru detoks suyunun içinde değil. O, yaz güneşinde çıplak ayak yürürken, bandıra bandıra menemen yerken saklı.

Gerçek dönüşüm, dış görünüşte değil, içimizde başlar. Bazen o(ine olup, kendi kalbinin bluetooth’una bağlanmaktır mesele. 

Bütün bildirimleri susturup, iç sesin ‘Şimdi’ dediği ana dönmektir. Güneş kadar sıcak, gölge kadar sessiz kalabilmektir bazen denge.

Push-up yapmaktan çok, ruhu yukarı taşımakla ilgili. Ve en parlak halimiz, huzurlu olduğumuz halimizdir. Bu yaz süslü hedeflerin değil, sade anların peşinde olalım. Çünkü bazen en çok ihtiyacımız olan şey: hiçbir şey yapmamak.

Yaz Playlist'i: Ruhunu Yumuşat

Güneş Sonrası Serinletici Yağ

Uygulama öncesi bilekte test edin.

Haftalık Wellness Kaçamak Fikirleri