Yazın Artan Sosyal Etkinliklerden Sonra Sosyal Yorgunluk

Sosyal yorgunluk nedir ve onunla nasıl başa çıkabiliriz?
yazin-artan-sosyal-etkinliklerden-sonra-sosyal-yorgunluk
JuliaK | Getty Images

Yaz mevsimi; doğanın canlandığı, günlerin uzadığı, ve bunlarla beraber de şehrin adeta açık hava festivaline döndüğü bir dönem. Tatiller, düğünler, konserler, festivaller, partiler, açık hava aktiviteleri, arkadaş buluşmaları derken takvimlerimiz havanın ısınması ile beraber dolup taşıyor. Dışarıda olmak istiyoruz, açık havada vakit geçirmek istiyoruz, deniz, kum ve güneş istiyoruz.. Bilimsel olarak baktığımız zaman da zaten yaz mevsiminde, güneş ışınlarının etkisiyle vücudumuzda D vitamini ve serotinin üretimimiz artıyor, bu da ruh halimizi iyileştiriyor ve enerjimizi yükseltiyor.

Ne var ki, her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi yaz mevsiminin de bir sonu var. Yazın enerjimizin yükselmesi ile dolup taşan takvimlerimizden sonra çoğu zaman biz fark etmeden bedenimizde ve zihnimizde biriken bir yorgunluk oluşuyor. Bu yorgunluğa “sosyal yorgunluk” diyoruz. Bunu gün içinde ya da sonunda biten sosyal bataryamızın daha geniş bir versiyonu olarak düşünebiliriz.

Sosyal Yorgunluk Nedir?

Sosyal yorgunluk; sürekli etkileşim halinde olmanın, kalabalık ortamlarda bulunmanın, hatta iyi görünmek ya da uyum sağlamak için ekstra bir çaba içerisinde olmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan zihinsel, duygusal ve hatta fiziksel bir tükenmişlik halidir. Bu durumu normal hayatını daha içe dönük sürdüren bireylerde daha da fazla gözlemliyor olsak da, sürekli sosyalleşmek zorunda kalan ve “hayır” demekte sorun yaşayan dışa dönük bireylerde de görebiliriz. Yaz boyunca sürekli bir şeylere yetişmek, programlara uyum sağlamak, kalabalıklara karışmak ve de sosyal medyada bir varlık göstermek zorunda hissetmek, bir noktadan sonra “kişisel alan” ihtiyacını bastırır. Bu bastırılmış ihtiyaç ve sosyal doygunluk yaz bitimine doğru yavaş yavaş kendini göstermeye başlar. Önceden keyifli gelen buluşmalar keyifli gelmeyebilir, kalabalık ortamlarda çabuk yorulabilirsiniz. İşte bu noktada sosyal yorgunluk kendini net bir şekilde göstermeye başlar.

Yaz Sonrası Neden Özellikle Kriz Noktasıdır?

Yaz ayları boyunca havanın da güzelleşmesiyle sosyal hayatın temposu yükselir. Ancak sonbahar yaklaştıkça bu hızın bedeli ortaya çıkmaya başlar. Mevsimsel geçişler, ruh halimizi ve beden ritmini doğrudan etkiler. Bu yüzden yaz sonunda sosyal yorgunluğun daha yoğun hissedilmesi tesadüf değildir. Bu sosyal yorgunluğa özellikle sebebiyet veren faktörler ritimsizlik, uyku düzeni bozukluğu, sürekli “hazır olma” hali ve ilişkilerde yüzeyselleşme olabilir.

Sosyal Yorgunluğun Belirtileri Nelerdir?

Sosyal yorgunluk, herkeste aynı şekilde ortaya çıkmaz. Ancak bazı ortak işaretler vardır. Bunları fark etmek, bu tükenmişlik halini kontrol altına alabilmek adına önemlidir.

1. Görüşme İsteğinde Azalma:

Daha önce heyecanla katıldığınız buluşmalara gitmek istememek, mesajlara geç cevap vermek ya da planları iptal etme isteği ve eğilimi göstermek.

2. Zorunluluk Hissi:

Katıldığınız etkinliklerde keyif almak yerine, oraya ait hissetmeme hali. Bu, sosyal etkinliğin bir zevkten çok görev gibi hissedilmesine yol açar.

3. Fiziksel Tepkiler:

Uzun sosyal etkileşimlerden sonra baş ağrısı, halsizlik, sırt ve boyun ağrısı veya mide problemleri yaşamak.

4. Duygusal Olarak Tükenmişlik:

Daha tahammülsüz, sinirli ya da alıngan hale gelmek. En yakın arkadaşınıza bile kısa yanıtlar vermek veya küçük konularda gerilmek.

5. Zihinsel Boşluk:

Kalabalık ortamlarda konuşmaların arka planda uğultu gibi gelmesi, dikkatin dağılması ve anlamlı bağ kuramamak.

6. Yalnız Kalma İsteği:

Sosyallikten kaçarken yalnız kaldığınızda da huzursuz olmak; aslında bir tür “boşluk hissi” yaşamak.

Kendinizi Nasıl Yeniden Dengeye Getirebilirsiniz?

Sosyal yorgunluktan toparlanmak, tamamen sosyal hayattan çekilmek anlamına gelmez. Amaç, dengeyi yeniden kurmak ve kendi enerji rezervlerinizi sağlıklı şekilde yönetmektir. Bunun için aşağıdaki adımlar hem zihinsel hem de bedensel olarak toparlanmanıza yardımcı olabilir.

1. Sosyal Detoks Yapın

Birkaç gün boyunca sosyal medya ve gereksiz telefon görüşmelerinden uzak durmak, beyninizin sürekli uyarılma halini azaltır. Bildirimleri kapatın, telefonunuzu sessize alın. Sadece gerçekten gerekli olan kişilerle iletişim kurun. Zamanınızı kitap okumaya, film izlemeye veya tek başınıza yapabileceğiniz keyif aldığınız aktivitelere ayırın. Bu süreç, beyninizin şarj olmasına yardımcı olur.

2. Rutin Oluşturun

Yazın dağınık ve spontane temposundan sonra düzenli bir yaşam rutini, hem bedene hem zihne istikrar kazandırır. Bir uyku düzeni oturtun, geç uyuyup geç uyanmayın ve aynı saatte uyuyup uyanmaya özen gösterin. Düzenli öğünler ve hafif egzersizlerle metabolizmanızı dengeleyin. Çalışma ve dinlenme saatlerinizi net bir şekilde belirleyin.

3. Yalnızlığı Normalleştirin

Yalnız kalma ihtiyacı, asosyal olmak demek değildir. Bu, insanın zihinsel hijyenini sağladığı bir alandır. Gün içinde 20-30 dakika tamamen kendi başınıza, sessiz bir ortamda kalmayı deneyin. Kendi düşüncelerinizi dinlemek, sosyal ortamlarda daha sağlıklı var olmanızı sağlar. Bu süreçte telefon, TV veya bilgisayar kullanmayın sadece kendinizle başbaşa kalın.

4. Seçici Sosyalliğin Gücü

Size iyi gelen, enerjinizi düşürmeyecek insanlarla vakit geçirin. Kalabalık ve yüzeysel ortamlardansa küçük, samimi buluşmaları tercih edin. “Hayır” demeyi bir suçluluk duygusu yerine, kendinizi koruma yöntemi olarak görün.

5. Bedensel Farkındalık Kazanın

Zihinsel toparlanma, bedenin de toparlanmasıyla başlar. Yoga, meditasyon ve nefes egzersizi gibi yöntemler zihinsel gerginliğinizin azalmasına yardımcı olur. Açık havada yürüyüşler ve ufak egzersizler ile bedeni ve zihni rahatlatın.

6. Size Keyif Veren Rutinler Oluşturun

Sosyal yorgunluktan çıkışın en keyifli yolu, size keyif veren küçük alışkanlıklar oluşturmaktır. Sabah kahvenizi keyifli bir hale getirmek, akşam yemeğinden sonra kısa bir yürüyüş yapmak, günlük tutmak, birkaç mum yakmak, kişisel bakım rutini oluşturmak veya eskiz defterine çizim yapmak… Tamamen sizin seçeceğiniz, tamamen size ait birkaç küçük an.. Bu küçük ritüeller, zihni dinlendirir ve size motivasyon sağlar.

Psikolog Tavsiyesi:

Sosyal yorgunluk halinizi önemseyin. Bedeniniz ve zihniniz eğer size “yavaşla” diyorsa, bu çağrıyı duymazdan gelmek uzun vadede tükenmişlik sendromuna zemin hazırlayabilir. Kendinize vakit ayırdığınız zaman, başkalarına da daha sağlıklı bir şekilde vakit ayırabilirsiniz. Bir sonraki yazımda buluşuncaya kadar kendinize güzel bakın.
 

alena gokbulut.jpeg
Alena Gökbulut
Uzman Psikolog, Yazar
Uzman Psikolog Alena Gökbulut, Yeditepe Üniversitesi İngilizce Psikoloji lisans programını bitirdikten sonra Gedik Üniversitesi'nde Klinik Psikoloji yüksek lisansına başlamıştır. Bilişsel davranışçı terapi, şema terapi, kabul ve kararlılık terapisi, sanat terapisi, kriz ve yas terapisi ile çift ve aile terapisi yaklaşımlarını kullanarak eklektik çalışmaktadır. Türkçe ve İngilizce olarak terapi verebilmektedir. Türk Psikologlar Derneği asil üyesi ve Kansersiz Yaşam Derneği gönüllü üyesidir. Uzun süredir psikoloji alanında yazılar yazmakta olup yazıları çeşitli platformlarda paylaşılmaktadır. Yazılarının içeriği özsevgi, özsaygı, özgüven, ilişkiler ve yetişkin psikolojisi üzerinedir.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık