Denedik: Üç Cosmo Kızının Nike İle İlk Koşu Etkinliği Macerası

Koşu kültürüne hep uzaktan bakmış üç meraklı olarak Nike’ın Tersane İstanbul’daki mağaza açılışı ve koşu etkinliği daveti geldiğinde “Bu deneyimi kesin görmeliyiz!” dedik. Bu etkinlik, Dubai ve İstanbul’da eş zamanlı gerçekleşen Nike’ın global projesinin bir parçasıydı. Dünyanın farklı noktalarında aynı anda enerji, hareket ve spor kültürünü kutlamak gerçekten inanılmaz bir konseptti! Her yaştan, her tarzdan insan vardı; sneaker'larını parlatıp gelen koşuculardan, ilk defa koşu deneyimi yaşayacak heyecanlılara kadar. Ortam öyle renkliydi ki enerjisi anında bize de bulaştı!İnteraktif koşu alanları, performans testleri ve yepyeni koleksiyonları deneme şansı. Günün sonunda hem sporun birleştirici gücünü hissettik hem de birlikte hareket etmenin verdiği motivasyonla bambaşka bir deneyim yaşadık.
Yağmur: Koşmak çoğumuzun ‘yapsak ne iyi olur,’ dediğimiz bir aktivite. Sağlık desen var, sosyalleşmek desen var… Ama gel gör ki şu ana kadar o dünyada adım atma inisiyatifini göstermemiştik. Yani düşünün ben koşma etkinliğine topuklu terlikle gittim…

Erva: Yani evet.. Oysa ki sabah Whatsapp grubumuzdan ufak bir fikir alışverişi yapmıştık. ama haliyle KOŞU etkinliği olduğu için ayakkabıyı konuşma ihtiyacı hissetmemiştik… Yağmur da, işte, konsepti yanlış anlayıp topuklu terlikleriyle gelmiş koşu etkinliğine.
Y: “Düşman ayağa bakar” derler ama koşuya topuklu terlikle gelmek… ortama bambaşka bir hava kattığım kesindi. 🙃
Delfin: Üstelik benim daha büyük problemim vardı: Galataport’dan Tershane’ye gidecek tekneyi kaçırdım! Siz çoktan binmişsiniz, ben taksideyim, panik olmuşum. İlk başta “yetişemeyeceğim” sandım. İnsan bir bekletir değil mi…
E: Teknede gün batımında İstanbul manzarası, hafif müzik ve sağlıklı atıştırmalıklarımızla yolculuk çok keyifliydi. Karada bıraktığımız Delfin’e rağmen.

Y: Ama sonunda alana indik. Müziğin sesini takip ederek Nike mağazasının önüne geldiğimizde inanılmaz bir enerjiyle karşılaştık: Koşuya hazırlananlar, müziğin ritmine kendini kaptırmış insanlar, mağazada alışveriş yapanlar, deneyim alanında koşanlar… Biz ise topuklu terlikli bir ikili. Tam ortama kapılmıştık ki Delfin nefes nefese yetişti.

D: Şükürler olsun. Sonra biraz dolaştık ve tam bize göre de bir şey olduğunu fark ettik: Matcha! İstanbul’da en sevdiğimiz matchacı olan Harman tüm gün bize eşlik ediyordu.

E: Biraz dans edip, matchamızı yudumladıktan sonra Yağmur sonunda topuklu terliklerden pes etti ve Nike ayakkabılarını denedi.

Y: Günün en mutlu ve rahat anıydı benim için. Ayağıma giydiğim an “bulutların üzerinde yürüyormuş” gibiydim.
E: Evet, yüzündeki o ifadeden anlaşılıyordu. Bize “bence ben koşuya hazırım” gülüşü attı. Dedik artık Yağmur bir koşucu.
D: Ne renkti denediğin ayakkabı?
Y: Pembe!!
E: Delfin’le ben de Yağmur’a özenerek pembe renkli ayakkabılarımızı giydik, ve sonra aynı gülüşle karşılık verdik Yağmur’a. Biz de koşucuyuz…
D: Sonra sıra asıl koşuya geldi. Açıkçası biraz çekindim, “Ben yapabilir miyim acaba?” diye düşündüm. Ama yüzlerce kişiyle aynı anda hareket etmeye başlayınca tüm tereddütlerim kayboldu.
Y: Kayboldu ama tabii ki biz o uzun koşuyu yapmadık… Nike mağazasındaki deneyim alanıyla yetindik bu seferlik. Birçok farklı yaşta, tarzda, enerjide insan aynı amaç için birleşip aynı tempoda uyum içindeydi. İnanılmaz gözüküyordu.
E: Bir sonrakine koşarız artık dimi…
Y: Kesin…
D: O ayakkabılarla koşabileceğimi hissettim. Bana umut verdi…
Y: Nasıl vakit geçti fark etmedik ve etkinlik sonlandııı. Tekneyle geri dönerken şunu fark ettik: Koşu sadece ayaklarla değil; ruhla, enerjiyle ve birlikte adım atmakla yapılıyor.
E: Evet!!! Run club mantığını çok iyi anladım bu etkinlikte. Başkaları ile beraber koşmak, birbirinden destek almak çok çok çok iyi hissettiriyor. Beraber bir an paylaşıyoruz. Çok iyi.
D: Kendini zorlamanın çok ilginç bir tatmini var. Bence günün özeti buydu. Nike bize sporun eğlenceli ve kollektiflik tarafını gösterdi. İyi ki bu maceranın bir parçası olduk.