Sesinizi Tanıyor musunuz?

“Sesinden tanıdım.” “Sesin kötü geliyor, bir şey mi oldu?” Bu cümleleri sık duyuyoruz, çünkü sesimiz sadece kelimeleri taşımaz, duygularımızı, bastırdıklarımızı, özgüvenimizi, hatta çocukluktan gelen izleri fısıldar. Uyandığınızda ve aynaya bakmadan önce duyduğunuz ilk şey sesiniz olabilir. Belki telefonda bir “alo”, bir “günaydın”, ya da içinden dökülen yorgun bir “of!…” Kısacası sesiniz, günün ilk aynasıdır. Üstelik o ayna düşündüğünüzden çok daha fazlasını anlatıyor olabilir.
Çoğu zaman sesi yalnızca bir iletişim aracı olarak görürüz. Oysa ses, bizim kültürel kodlarımızla yoğrulmuş, duygusal katmanlarla örülmüş bir kimlik haritasıdır. İtalyan besteci Luciano Berio’nun araştırmaları, sesin yalnızca teknik değil, tarihsel ve duygusal bir taşıyıcı olduğunu ortaya koyar. Sesinle barışmak, kendi geçmişinle barışmaktır. Bir etnomüzikolog olarak söyleyebilirim ki: Sesiniz, tıpkı müzik gibi geçmişe açılan bir tüneldir. İçinde ezgiler, ninniler, ağıtlar, hikayeler ve anılar taşır.
Ne Söylediğimiz Değil, Nasıl Söylediğimiz
Ses tonumuz; anatomimizden (boğaz uzunluğu, diyafram kullanımı) ruh halimize, hormonlardan yaşadığımız coğrafyaya kadar birçok faktörden etkilenir. Örneğin kaygılı biri daha tiz ve kesik konuşurken, özgüveni yüksek bir ses, daha tok ve konuşma hızı daha yavaş akar. Psikolog Albert Mehrabian’ın araştırmasına göre, iletişimin %38’i ses tonuna dayanır. Yani nasıl söylediğimiz, ne söylediğimizden daha kalıcıdır. Ülkelere göre de durum farklılık gösterir. Japonya’da yumuşak konuşmak erdem sayılırken, Latin Amerika’da melodik ve enerjik seslerle konuşmak sıcaklığın göstergesidir.
Hepimiz doğduğumuz toprakların ses kalıntılarıyla büyürüz: örneğin annemizin ninnisi, dedemizin masal tonu, ezanlar, düğünlerde çalınan zurnalar, ağıtlar… Tüm bunlar ses hafızamızı oluşturur. Ve işte bu hafıza, gün gelir kendi sesimizi de şekillendirir.
Ses, sadece iletişim değil, sinir sistemiyle dans eden bir frekanstır! Kadın sesleri ortalama 165–255 Hz, erkek sesleri ise 85–180 Hz arasındadır. Kadın sesi, daha fazla inişli çıkışlı, zengin bir melodik yapıya sahiptir. Karşısındaki erkeği etkilemek isteyen bir kadın, yumuşak, melodik ve sıcak bir ses tonu kullanmaya meyillidir. Ancak, sadece yumuşak değil netlik ve özgüven de çok önemlidir. Hafif düşük ton güven verir. Çok tiz ya da kısık ses çekicilik yerine yapaylık hissi verir.
Erkek sesi, daha sabit, güçlü bir ritmik karakterdedir. Göğüs rezonansından gelir, bu nedenle daha derin ve otoriter algılanır. Fazla yüksek ya da kontrolsüz bir ses tonu itici olabilir. Hatta hafifçe alçaltılmış bir ses tonu güven hissi verir. Konuşurken küçük duraksamalar, “Ih”lamadan durmak, kontrollü nefes alma, kadının sözlerine karşı yavaş ve düşünceli cevap genellikle cezbeder.
Zeka, bilgi ya da yetkinlik, ses perdesiyle ölçülmez. Yani “tiz” bir ses cahil algısı yaratsa da doğru değildir. Komedi unsuru taşıyan karakterlerde genellikle tiz ses tercih edilir. Bu da “yetersizlik” ya da “ciddiyetsizlik” algısına sebebiyet verir. Tiz ses, bazı ortamlarda “panik” ya da “duygusal kontrolsüzlük” ile ilişkilendirilir. Dolayısıyla ses beden dili gibi önemli bir iletişim enstrümanı olduğu için, kontrol edilebilmeli ve eğitilebilmelidir. Kişinin doğallığını yok etmeden ve bastırmadan, sesi yönetmek önemlidir.
Kendinize Kulak Verin
Peki o zaman soralım; en son ne zaman gerçekten kendi sesinizi duydunuz? İşte “Ses Diyeti” tam da bu yüzden var. Sadece konuşmayı değil, kendini duymayı öğrenmek için. Çünkü bazen en çok sağır olduğumuz şey, içimizden gelen o ilk “ses”tir.
Küçük Bir Ses Diyeti Testi
Sesinizi kayıt edeceğiniz cümle: “Bugün kendimi çok iyi hissediyorum.”
- Sesiniz yavaş, tok ve net mi? Güçlü bir özgüvene sahipsiniz.
- Hızlı, tiz ve kesik mi? İçsel bir kaygı taşıyor olabilirsiniz.
- Monoton ve düşük enerjili mi? Belki de biraz yorgun ya da duygusal olarak zorlandığınız bir andasınız.
Bu egzersizi farklı cümlelerle de deneyebilirsiniz. Sesiniz size ayna tutacaktır.