Alarm Zilin, Ruhunu Çalıyor!

Kötü ruh halinizin suçlusu sadece kahve eksikliği değil: çalan alarm ziliniz olabilir!
YAZAR:
alarm-zilin-ruhunu-caliyor
Flashpop | Getty Images

Alarmınızla bir tür "şok terapisi" ile uyanıyorsunuz. Bedeniniz, çalan o ses ile fark etmeseniz de irkiliyor. Yanlış alarm sesi, ruh halinizi bozuyor! Nasıl mı?

Sert sinyaller, tiz bir çınlama ya da hızla yükselen marş benzeri melodilerle güne “giriş yapmak” zorunda kalıyor musunuz?  Ben bir etnomüzikoloğum. Yani sesin ve müziğin kültürler içindeki yerini, işlevini ve insan üzerindeki etkisini araştıran bir bilim insanıyım. Aynı zamanda “Ses Diyeti” adlı yaklaşımın kurucusuyum. Tıpkı yediğimiz gıdaların sağlığımızı etkilemesi gibi, maruz kaldığımız seslerin de ruh hâlimizi, duygularımızı ve biyolojik ritmimizi etkilediğine inanıyor, bu konu üzerine çalışıyorum. Ve inanın, her şey sabah çalan o ilk sesle başlıyor.

Modern alarm sesleri, bedenimizi adeta bir tehlike varmış gibi uyarıyor. Çünkü beynimiz ani, keskin ve yüksek frekanslı sesleri tehdit olarak algılar. Alarmınız çaldığında içinizden neden bir “of!” sesi yükseldiğini hiç düşündünüz mü? Bunun nedeni beyninizin “kaç ya da savaş” sistemini devreye alıyor olması. Beyne giden bu sesli sinyallerle, kalp atışı hızlanır, nefes sıklaşır, kortizol salgılanır… Daha gözünüzü bile açmadan, vücudunuz bir savunma hâline girer. Sonuç? Güne daha başlamadan bir huzursuzluk hâli, konsantrasyon eksikliği, hatta sabah anksiyetesi. 

Peki ya beynimiz bu ani sinyal seslerini duyduğunda yalnızca fiziksel değil, duygusal olarak da bir alarma geçerse? Evet, öyle olur. Çünkü bu sesler sadece kulak zarımızı değil, limbik sistemimizi, yani duyguların merkezi olan beyin bölgesini doğrudan etkiler. Sonuç olarak kişi, henüz gün doğmadan bile kendini tehdit altında, huzursuz ve gergin hissedebilir.

Alarm sesiyle tetiklenen bu nörolojik tepki, beynin amigdala bölgesinde korku ve stres yanıtlarını devreye sokar. Vücut, “tehlikede olabiliriz” düşüncesiyle adrenalin salgılamaya başlar. Kalp atışı hızlanır, kaslar gerilir, sindirim yavaşlar ve stres hormonu kortizol kana karışır. Bu kimyasal tepkiler, bizi hayatta tutmak için evrimsel olarak geliştirilmiş savunma mekanizmalarıdır. Ancak modern yaşamda, her sabah tekrar tekrar aktive olduklarında, uzun vadede zihinsel yorgunluk, anksiyete bozuklukları ve tükenmişlik hissine zemin hazırlar.

Ses bir tohumdur. Neye kulak verirseniz, gününüz onu büyütür.

Duygusal olarak bu sesler, beynin “tehdit var” şeklinde kodladığı bir yankı gibidir. Güne başlarken huzur yerine içsel bir gerginlikle uyanmak, günün geri kalanında odaklanma sorunlarına, tahammülsüzlüğe ve ilişkilerde çatışmaya bile neden olabilir. Kısacası, bedenin biyokimyası bozulduğunda, ruh hâli de bundan nasibini alır.

Peki ne yapmalı? Ses Diyeti yaklaşımına göre, sabah ilk duyduğumuz ses, bir tür “duyusal kahvaltı”dır. Ve bu kahvaltı sağlıksızsa, gün boyu enerjiniz ve duygularınız dengesiz olabilir. Günümüz yaşamında kaçınılmaz olarak alarm kullanıyoruz, evet. Ama bu sesi bilinçli seçmek elimizde. İdeal alarm sesi sizi panikle uyandırmamalı; yumuşakça “gün başladı, buradayım” demeli. Ses bir tohumdur. Neye kulak verirseniz, gününüz onu büyütür.

Ses diyeti için birkaç öneri:

Doğayı taklit eden, doğal sesleri kullanmayı tercih edin

Kuş cıvıltıları, hafif su sesleri ya da doğa ile iç içe bestelenmiş ambient müzikler, vücudun biyolojik saatine daha uyumlu çalışır.

Klasik müzikle uyanın (Verdi, Mozart ya da Bach’ın eserleri gibi)

Özellikle 432 Hz frekansında akortlanmış melodileri tercih edin (örneğin sade bir piyano eseri) beyin dalgalarınızı yumuşakça harekete geçirir. 432 Hz frekansı, günümüzde özellikle alternatif ses terapisi, yoga müziği, “doğal frekans” ya da şifa müziği gibi alanlarda popülerleşmiş bir konudur.

Melodisi olan ama baskın olmayan müzikler seçin

Pop şarkıları değil, düşük tempolu, tekrar eden yapıya sahip, yumuşak tonda, sabah “ruhu okşayan” tınılar.

Kültürel hafızanızı kullanın

Belki çocukluğunuzdaki bir şarkı, belki annenizin mırıldandığı bir ninni... Uyanmak için en güçlü araçlardan biri duygusal bağdır. Ancak bazıları için çocukluk hatırası travmatik olabilir, tercihi bunu düşünerek yapın.

arzu-haksun.jpeg
Arzu Haksun
Yazar
“Ses Diyeti” yaklaşımının kurucusu Arzu Haksun, müzik ve sesin insan yaşamındaki çok katmanlı etkilerini merkeze alan disiplinlerarası bir yaklaşımla çalışmalarını sürdüren bir etnomüzikolog, iletişimci ve marka stratejistidir.
Haftalık