Hissettiklerimiz Gerçek ama Doğru Değil

İç sesimizle barışmak, duygularımızla yüzleşmek ve onlara şefkatle yaklaşmak, kendimizi anlamanın ve iyileştirmenin derin bir yoludur.
my beautiful monster.jpg
Görsel: Karuna Community

Geçtiğimiz yazıda, bencil olmanın bilgece ve düşüncesiz yolları arasındaki farkı keşfetmiştik. Kendimize şefkatle yönelmenin, yalnızca kendi iyiliğimize değil, çevremizdeki dünyaya da nasıl fayda sağladığını konuşmuştuk. Ancak bilgece bencillik yolunda ilerlemek her zaman kolay olmaz. Bazen duygular fırtına gibi yükselir, eski yaralar açılır ve sevgi yerine korkuyla hareket ederiz.
İşte tam da bu anlarda, içimizdeki güzel canavarlar uyanır.

Hepimiz içimizde güzel canavarlar taşırız. Bunlar ne yatağın altında saklanan ne de dolapların gölgelerinde gizlenen türden yaratıklar… Aksine, zihnimizin en sessiz köşelerinde fısıldayan korkularımız, güvensizliklerimiz ve acıyı anlamlandırmak için kendimize anlattığımız hikâyelerdir. Geçmiş yaralardan ve karşılanmamış beklentilerden doğan bu varlıklar, en çok değişmeye yaklaştığımızda ses çıkarır. Özgüvenimize pençelerini geçirir, neşemize hırlar ve bizi bildiğimiz ama belki de artık bize iyi gelmeyen konfor alanlarımıza geri çekmeye çalışırlar.

Peki ya bu canavarlara el uzatsaydık, korkuyla geri çekilmek ya da onlarla savaşmak yerine, onlara radikal bir şefkatle yaklaşsaydık?

"Gerçek Ama Doğru Değil"

Budist öğretmen ve yazar Tsoknyi Rinpoche’nin öğretilerinden ilhamla, güzel canavarlarımızla oturup onlara nazikçe şöyle diyebiliriz: “Gerçek ama doğru değil.” Hissettiğimiz şey gerçek. Acımız gerçek. Ama bu acıyı besleyen hikaye, her zaman doğru değil. Ve eğer dinlersek canavarlarımız da bunu duyabilir.

Bu pratiğin ilk adımı bir tokalaşma. Gözlerimizi kapatıp içimize dönüyoruz ve ne hissediyorsak ona hoşgörü ile yaklaşıyor kabul ediyoruz. Kaygı, yas, öfke ya da utanç… Hepsine birer eski dost gibi selam veriyoruz. “Merhaba, seni görüyorum.”

Sakinleşiyoruz. Derin bir nefes alıyor ne anlatmaya çalıştıklarını dinliyoruz.
Canavar, bize yeterince iyi olmadığımızı söylüyor. Bunu hissettiğimizde göğsümüzde bir sıkışma, boğazımızda bir düğüm oluşuyor. “Bu his gerçek” diye fısıldıyoruz, elimizi kalbimizin üzerine koyarak. “Ama hikâye doğru değil.”
Bu, aynı zamanda güçlü bir mantra. Basit ama derin bir gerçeklik. Bu pratik, içimizdeki canavarları yok etmek yerine, onları silahsız bırakarak etkilerini azaltmamıza yardımcı oluyor. Kendimizi olumsuz düşüncelerle savaşarak yormak yerine, onları fark etmek, dinlemek ve anlamak asıl dönüşümü başlatıyor. 

Zamanla, bir zamanlar korktuğumuz bu parçalar dönüşmeye başlıyor. Yetersizlik hissi, içsel bilgelik ve gerçek özgüvene kapı aralıyor. Terk edilme korkusu, daha derin ve anlamlı bağlar kurmamızı sağlıyor. Başarısızlık kaygısı ise bizi güçlendiren, dayanıklılığımızı artıran bir rehbere dönüşüyor.
Bu süreçte anlıyoruz ki canavarlarımız hiçbir zaman düşman değil. Onlar yalnızca, fark edilmek ve kabul edilmek isteyen yaralı haberciler. Onları sevgiyle kucakladığımızda kendimize de şefkat göstermeyi öğreniyoruz. İçimizdeki güzel canavarlar, kabul edildiğinde gerçek anlamda dönüşüyor. Kimi zaman sivri, kimi zaman kırılgan ama her zaman insanca… Onlarla barıştıkça, kendimizle de barışıyoruz.

Ve pratik etmeye devam ediyoruz. Elimizi uzatıyoruz. Ve her nazik tokalaşmayla özgürlüğe bir adım daha yaklaşıyoruz.

Ve kendi evimize doğru yol alıyoruz.

Pratik: Duygusal Bağ Kurma Rehberi

*Hazırlık: "Bırakma" Tekniği

Bu pratiğe başlamadan önce, zihninizdeki sürekli düşüncelerle dolu gürültüyü azaltmak için "bırakma" tekniğini kullanın. Kollarınızı kaldırın, ardından ellerinizi dizlerinizin üzerine yerleştirin. Derin bir nefes alıp verirken, bedeninizdeki hislere odaklanın. Hiçbir şey yapmaya çalışmadan sadece hislerinizi gözlemleyin; rahatlatıcı ya da rahatsız edici, sıcaklık ya da serinlik… Ne hissediyorsanız, onu olduğu gibi kabul edin.

1. Karşılama

Duygu dünyanıza bilinçli bir farkındalıkla açılın. Özel bir şey aramayın, sadece o anda ortaya çıkan duyguları kabul edin. İster pozitif, ister negatif olsun, onları yargılamadan karşılayın ve bir misafiri ağırlarmış gibi içtenlikle kabul edin.

2. Olma Hali

Duygularınızdan kaçmayın, onlara yüzünüzü dönün. Ne bastırın ne de aşırı sahiplenin, sadece var olmalarına izin verin. Bu aşama, duygularınızı düzeltmeye ya da değiştirmeye çalışmak yerine, onları olduğu gibi hissetmekle ilgilidir. Eğer “güzel canavarlar” ortaya çıkarsa onlara nazik bir merakla yaklaşın. Hislerinizi bastırmadan veya onlara kapılmadan sadece varlıklarını kabul edin.

3. Bekleme

Duygularınızın kendi ritminde açığa çıkmasına izin verin. Onları hızla bastırmaya ya da çözmeye çalışmadan iç dünyanızda doğal akışlarına bırakın. Bu sabırlı bekleyiş, duygularınızın size anlatmak istediklerini tam olarak duyabilmenizi sağlar.

4. İletişim Kurma

Duygularınızla güvenli bir bağ kurduğunuzda, onların size anlatmak istediklerini dinleyebilirsiniz. Onları kabul edip nazikçe konuşarak, kendinize şu hatırlatmayı yapın: “Duygularım gerçek, ama onların bana anlattığı hikâye her zaman doğru değil.” Bu iletişim süreci, kendinizi daha derin bir seviyede anlamanızı ve şefkat geliştirmenizi sağlar. Duygularınızı serbest bırakmak ve kendinize karşı daha anlayışlı olmak için bir kapı açar.

Önemli Not: Kendi sınırlarınızı tanıyın ve kısa sürelerle başlayarak kendinize güvenli bir alan oluşturun. Bu pratiğin amacı, iyileşme ve şefkat geliştirmektir. 

KARUNA
Karuna Communıty
Yazar
Sanskrit dilinde “şefkat” anlamına gelen KARUNA, günlük hayatın kalıplarını kırmaya ve bizi sınırlayan koşullandırmalardan özgürleşmeye davet eden bir deneyim alanıdır. Budizm’in derin öğretilerinden ilham alan Karuna, sadece içsel bir yolculuk değil, aynı zamanda bilinmeyene doğru cesur bir keşif çağrısıdır. Markanın temel vizyonu, “Freedom From the Known” (Bilinenin Ötesinde Özgürlük). Karuna, bireylerin koşullandırmalarını fark etmeleri, özgürlüklerinin kapılarını aralamaları ve bireylerin kendilerini yeniden keşfetmeleri için modern bir rehberlik sunar. Burada herkes hem gerçek benliği ile daha derin bir bağ kurar hem de şefkatin dönüştürücü gücünü deneyimler. Karuna, sıradanlığa meydan okuyan ve sizi bilinenin dışındaki özgürlüğe davet eden modern meditasyon markasıdır.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık