Meltem Küskü Schmidt'le "Ekran Çocukları"na Dair

Yazar, anne, gözlemci Meltem Küskü ile dijital çağda ebeveyn olmayı konuştuk.
ekran-cocuklari.jpg
Unsplash

Bir zamanlar sokaklarda oynayan o güzel çocuklar pahalı tabletlerine binip gittiler. Ve böylece ebeveynler sınavların en çetiniyle baş başa kaldı.
Dijital dünyanın kara aynasına adeta ayna tutan “Ekran Çocukları” kitabının yazarıyla, dijital çağda ebeveyn olmayı, teknolojiyle kurduğu ilişkiyi ve kitabının kendisine nasıl bir yol açtığını konuştuk.

meltem-kusku.jpeg
Meltem Küskü Schmidt

Ekran Çocukları kitabın, dijital çağın olumsuz yönlerinden çocuklarını nasıl koruyacağını bilemeyen ebeveynler için adeta rehber niteliğinde. Sence dijital çağdan önce ebeveyn olmak daha mı kolaydı?

Daha kolay mıydı bilmiyorum ama kesinlikle farklıydı. Ben büyürken annemle babam bizi doyurur, halimizi hatırımızı sorar, ödev yaptık mı diye bakar, sonra da dışarı oynamaya gönderirlerdi. Sokakta diğer çocuklarla birlikte oynarken öğrendik arkadaşlık kurmayı, iş birliği yapmayı, kavga edip barışmayı, düşüp kalkmayı.

Zamanla çocuklar sokaklardan çekilmeye başladı. Tam bu değişim yaşanırken dijital çağ geldi. Sokaktan uzak tutulan çocuklara, evde oldukları için güvendeymiş gibi düşünülerek dijital dünyanın kapıları açıldı.

Oysa dijital dünya dışarıdan güvenli görünse de, çocukların zihinsel, duygusal, fiziksel ve sosyal gelişimini olumsuz etkileyebilecek pek çok görünmez tehlike barındırıyor. Bu yüzden günümüzde ebeveyn olmak, her zamankinden daha fazla dikkat, bilgi, farkındalık ve dijital dünyada aktif bir rehberlik gerektiriyor.

PHOTO-2025-06-30-15-04-53.jpg

Her ne kadar bugünkü teknolojilerle kıyaslanamasa da herkesin çocukluğunda tanıştığı yeni bir teknoloji var bence. Seninki neydi?

Video kayıt cihazı. Sayesinde, aşık olduğum Modern Talking grubunun solisti Thomas Anders’in bir yılbaşı gecesi yayınlanan konserini kaydetmiş ve sonra yüzlerce kez izleyebilmiştim! Şimdi YouTube varken komik geliyor ama o zamanlar bu büyük bir lükstü.

Doğan Cüceoğlu’nun, kitabın güncellenmiş son baskısını okumasını çok isterdim.

Bu kitabı yazarken bu kadar beğenilmesini bekliyor muydun? Kitabın kişisel hayatına nasıl bir etkisi oldu?

Beş yıl önce bana kitap yazacaksın, Türkçesi sayın Doğan Cüceloğlu tavsiyesiyle Remzi Kitabevi’nden çıkacak, İngilizcesini Doktor Gabor Mate tavsiye edecek, binlerce kişi okuyacak, kitapla ilgili sunumlar vereceksin, röportajlara çağrılacaksın deseydiniz, hayatta inanmazdım. Ama oldu. Merhum Doğan Cüceloğlu, Remzi Kitabevi’nin sahibi Sayın Ömer Erduran ve Sayın Dr. Gabor Maté, beni tanımamalarına rağmen kitabın taslağını okuyup mesajının önemini fark ederek destek olmaya karar verdiler. Doğan Bey’in, kitabın genişletilmiş ve güncellenmiş son baskısını okumasını çok isterdim. Böyle güzel insanlarla tanışmak, kitabın bana getirdiği en büyük kazanç. 

Kim olduğuma tutunmayı bıraktım.

Kendini daha çok hangi kimlikle tanımlıyorsun; yazar, araştırmacı, anne, kadın, gözlemci? Yoksa bu kavramların hiçbirine sığamayan biri mi?

Ekran Çocukları’nı yazarken, araştırmacı, gözlemci anne ve psikolojik danışman kimliklerim baskındı. Son yıllarda gerçekten kim olduğumu anlamak için çok çalışmalar yaptım. Fark ettim ki, kim olduğuma tutunmayı bıraktıkça, içimden farklı farklı, beni bile şaşırtabilen yanlarım ortaya çıkabiliyor; bilge kadın da olabiliyorum, kıpır kıpır bir dansöz de. Nehir gibi, o anda içimden ne akıyorsa oyum. Bu bana özel bir durum değil, herkes için geçerli, içinden geleni ifade etmeye izin verebildiği derecede. 

Herkes sosyal medya yüzünden dikkat oranının düştüğünden ve kitaplara odaklanamadığından şikayetçi. Böyle bir dönemde yazar olmak nasıl bir his?

Evet, artık kimsenin dikkati uzun süre bir yerde kalmıyor. Hepimiz kolayca dağılıyor, odaklanmakta zorlanıyoruz. Bu yüzden Ekran Çocukları’nı lafı dolandırmadan, sade bir dille ve çözüm sunan bir şekilde yazdım. Adeta “Durum bu, araştırmalar bunu kanıtlıyor, işte sana bazı öneriler” der gibi.

Benim zayıflığım sosyal medya.

Kitapta teknolojiyle kurulan ilişkiye eleştirel bir yerden yaklaşıyorsun ancak daha giriş kısmında teknolojinin hayatı kolaylaştıran yanlarından bahsederek hakkını da veriyorsun. Ekranla kendi ilişkini nasıl tanımlıyorsun?

Cep telefonumla çok sıkı fıkıyız. Her gün saatlerce Spotify’dan müzik ya da podcast dinlerim. İletişimimi genelde WhatsApp veya Telegram üzerinden yaparım. Aklıma bir yazı için ilham geldiğinde telefonuma yazılı ya da sesli olarak kaydederim. ChatGPT’ye zaman zaman akıl danışırım. Dijital oyun oynamam. Sosyal medyaya ara sıra girerim ama genellikle çok zaman geçirmem. Benim zayıflığım sosyal medyada paylaşım yaptığımda ortaya çıkıyor, o zaman her dakika girip kim beğenmiş, kim yorum yapmış diye bakıyorum. Bu yüzden nadiren paylaşım yaparım. Akşamları ekranlara bakmam, uykumu etkiliyor. Telefonu gece yatak odasına almam.

Kitabında dijital detoks bölümü var. Kitabın yazıldığı dönemde pek popüler bir kavram değildi bugünlerde ise çok trend olmuş durumda. Sen hiç dijital detoks kampına katıldın mı? Yoksa ev yapımı bir dijital detoks mu uyguluyorsun kendine?

Kitabımda bahsettiğim dijital detoks, ekranlara bağımlı olmuş, ekransız yerinde duramayan, dikkatini toplayamayan, en küçük olayda öfke nöbetleri geçiren, öğrenme zorlukları ya da davranış bozuklukları gösteren çocukların bağımlılıktan kurtulabilmesi için gereken dört haftalık bir süreç. Uzmanlar, ekranlardan tamamen uzak durularak geçirilecek bu dört haftanın, beyin ve hormonların yeniden yapılanması için gerekli minimum süre olduğunu söylüyor.

Ben şahsen dijital detoks uygulamıyorum, kendimi teknolojiden mahrum bırakmak istemem. Dijital dünyayla nispeten dengeli bir ilişkim olduğunu düşünüyorum. Öte yandan, dijital teknolojinin zihnimi yorduğunun ve dikkatimi dağıttığının farkındayım. Bu yüzden odaklanmak ve kendime dönebilmek için bol bol doğa yürüyüşü yaparım, şarkılar ve mantralar söylerim, vücudumu hissetmeye yönelik meditasyonlar yaparım.

İki çocuk annesisin. Çocukların kitabın hakkında ne düşünüyor?

Küçük oğlum kitabı henüz okumadı. Bazen arkadaşlarına “Benim annem kitap yazdı” diye hava atıyor, bazen de kitapta yazdıklarımı uyguladığımızda gıcık oluyor. Büyük oğluma 16 yaşında cep telefonu vermeden önce kitabı okumasını şart koşmuştuk ve üzerine konuşmuştuk. Geçenlerde tekrar sordum, kitabımla ilgili ne düşündüğünü. “İyi yazılmış. Söylediklerini birçok araştırmayla destekliyorsun, karşı görüş geliştirmek zor. Ama sigara gibi,  insanlar sağlığa zararlı olduğunu bilse de içmeye devam edebiliyor,” dedi.

Bir yandan hak veriyorum, cep telefonunun zararlarını bilse bile bazıları bunu görmezden gelebilir. Öte yandan, cep telefonunun etkilerinin yeterince anlaşıldığını sanmıyorum.

Anne olmasaydım bu kitabı yazamazdım.

Ebeveyn olmanın yazılarına etkisi hakkında ne düşünüyorsun?

Anne olmasaydım bu kitabı yazmazdım, yazamazdım. Çocuklarım sayesinde bu konu ilgimi çekti, araştırmaya başladım. Kitapta araştırma verilerinin yanında kendi deneyimlerime ve çocuklarımın hikayelerine de bolca yer veriyorum.

Şu anda üzerinde çalıştığın yeni bir proje var mı? Okuyucu olarak bizi neler bekliyor?

Ayahuasca üzerine bir kitap yazmak istiyorum. Güney Amerika’daki yerli topluluklar tarafından yüzyıllardır kullanılan Ayahuasca, zamanla tüm dünyaya yayılan, şamanik törenlerde içilen ve kişiyi derin bir içsel yolculuğa çıkaran bitkisel bir karışım. Tezimi Ayahuasca’nın ruhsal hastalıkları nasıl iyileştirdiği üzerine yazdım; LinkedIn’de de pek çok kısa yazıyla kendi deneyimlerimi paylaştım. Ekran Çocukları kitabımda olduğu gibi, bilimsel verileri kişisel deneyimlerle harmanladığım, hem spiritüel hem de psikolojik bilgiler içeren bir kitap yazma niyetindeyim.

Meltem Küskü Schmidt Kimdir?

Meltem Küskü Schmidt, dijital ekranların çocuklar üzerindeki etkilerini bilimsel araştırmalarla ve kendi deneyimleriyle harmanlayarak ele aldığı Ekran Çocukları kitabının yazarıdır.

Bugünlerde psikolojik danışman olarak yetişkinlere rehberlik etmekte; depresyon, kaygı, iş yeri stresi, ilişki ve ebeveynlik sorunları, yalnızlık, travma ve diğer yaşam zorluklarıyla başa çıkmalarında destek olmaktadır.

Önceki kariyerinde 24 yıl boyunca uluslararası bir şirkette tüketici ve pazar araştırmacısı olarak görev yaptı; dünyanın dört bir yanından tüketicilerle birebir görüşmeler gerçekleştirdi, yüzlerce araştırma yürüttü, sayısız sunum ve eğitim verdi, milyonlarca dolarlık bütçeleri yönetti, geniş ekiplerin liderliğini üstlendi.

Cenevre’de yaşayan Meltem, iki çocuk annesidir.

meldamerilov
Melda Merilov
Yazar
27 yaşında. Hem yazmayı hem de mevsim olarak yazı seviyor. Şaka yapmadan canı sıkıldığı için bir türlü bunalıma giremiyor. Mevzuyu çok uzatmadan kafiyeli laflarını burada bitiriyor.
Haftalık