O Turneyi İptal Et Ben Arkandayım

1998 yılında Newsweek’de yayınlanan “Eziyet Çeken Ruhlar” başlıklı makalenin sorduğu soru şuydu: “Sanatçılar sanatlarını icra edebilmek için acı mı çekmek zorunda?” Çok yakın bir geçmişe kadar bu, toplum olarak üstünde uzlaştığımız bir görüştü. Bizce Van Gogh gibi büyük ressamlar delilik ve dahilik arasındaki ince çizgide yürüdükleri için isimlerini tarihe geçirmeyi başarabilmişlerdi. Belki bu inanışımız tamamen yanlış sayılmazdı. Belki, Van Gogh psikoterapi alsaydı, bugün müzelerde eserlerinin önünde ona hayran kalan kalabalıklar olmayacaktı, kim bilir. Yine de kesin olan bir şey var, psikolojik rahatsızlıkların iyi bir sanatçı olmanın ön koşulu olduğuna dair inancımız bugün her zamankinden daha zayıf. Zayıf çünkü artık bu inanışın bize ne yaptığını görebiliyoruz.
27 Kulübü
Psikolojik rahatsızlıkları süsleyen, eğlence sektörü ve sanat çevreleri için normalleştiren, bir yandan da biz “görece sıradan” insanlar için alabildiğine tabu haline getiren inanışlarımız, 1960’lardan 2000’lere kadar bir dizi sanatçının intiharını “27’ler kulübü” başlığı altında topladı. Jimi Hendrix, Jim Morrison, Kurt Cobain ve Amy Winehouse’un ölümü toplumun gözünde bir problem değil, belli bir hayat tarzının sonucuydu. Böyle düşünmek içten içe hissettiğimiz sorumluluğu üstümüzden atıyor, bu insanların hayatlarının sadece seyircisi olduğumuzu düşündürüyor ve bizi rahatlatıyordu.
2011’de Katy Perry
Katy Perry’nin 2011 yılında turnesinin Brezilya ayağında sahneye çıkmasına dakikalar kala eşi Russel Brand’den boşanacağına dair bir mesaj aldığı, kuliste ağlama krizine girdiği ve hemen ardından en sahici gülümsemesini takınıp sahneye adımını attığı, 2012’de yayınlanan belgeseli sayesinde ortaya çıktı. Katy’nin sahneye çıkmadan saniyeler önce ayakta durmakta bile zorlandığı ama sahneye çıktığı an kendini adadığı işini bir asker gibi icra ettiği açıkça görülüyordu. Katy’nin bu yaşadığı onun ne kadar profesyonel bir sanatçı olduğuna kanıt sayıldı ve çok alkışlandı. Peki bu gerçekten takdir edilesi bir şey miydi?
Psikolojik Çöküş ve Turne İptali
Benim bu soruya cevabım belli. Psikolojik sağlığın en az fiziksel sağlık kadar önemli olduğuna ve ruhuna aldığı darbelerin insanı vücuduna aldığı darbeler kadar yaralayabildiğine inanıyorum. Gördüğüm kadarıyla bugün bu inanışımda hiç de yalnız değilim. Lady Gaga, Selena Gomez gibi dev popüler kültür ikonlarının turnelerini, konserlerini psikolojik olarak çöktükleri gerekçesiyle, daha makbul bir açıklama bulmaya tenezzül etmeden, dürüstçe iptal edebilmelerinin ardındaki sebep de işte bu. Eskiden gündelik sohbetlerinde mesleklerini söylediklerinde birçok önyargılı soruyla karşılaşan psikoterapistlerin bugün tam tersine, sosyal hayatlarında büyük bir ilgiyle neredeyse el üstünde tutulmaları toplum olarak ne kadar hızlı ve umut vadeden bir dönüşüm içinde olduğumuzun kanıtı.
Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz
Bireyler olarak kendi psikolojik sağlığımızı öncelememizin çok ferahlatıcı bir tarafı olduğu kesin ama hâlâ gidecek çok yolumuz var. Kendimizi nasıl iyileştireceğimizin cevaplarını ararken yol üstünde bizi bekleyen bazı tuzaklar var.
Psikolojik sağlığın popüler kültürdeki yerinin özellikle pandemiden sonra güçlenmesinin sebebi bu alandaki en popüler söylemlerin bir “bireysel kurtuluş” ümidi aşılaması. Halbuki insanlar olarak sosyal varlıklarız ve toplumsal travmalarımızın kendi zihnimizde yarattığı tahribatı reddetmemiz mümkün değil. Tüm kalbimle inanıyorum ki aradığımız kurtuluş kendi yaralarımızı onarırken bir yandan diğerlerinin de elinden tuttuğumuz sürece mümkün. Bunu yapabildiğimizde en karanlık zamanlarda bile rahat bir nefes alabilecek, nefes alacağımız alanları hep beraber inşa edeceğiz.
Neler Olmuştu?

Jim Morrison’ın solisti olduğu The Doors grubunun hikayesini anlatan aynı isimli 1991 yapımı filmde, Jim Morrison’ı Val Kilmer canlandırmıştı. Filmde Jim Morrison’ın içki ve uyuşturucuyla yakın ilişkisi mercek altına alındı.

Van Gogh ev arkadaşı ressam Gauguin’le tartıştığı bir gün ona bıçak çekti. Ardından hırsını alamayıp, bildiğiniz gibi, o bıçakla kendi kulağını kesti. Sara hastasıydı ve bipolar kişilik bozukluğuyla cebelleşiyordu. Bu elim hadiseden sonra çevresi onu “deli” olarak etiketledi.

Katy Perry ve Russell Brand bir film setinde tanışıp 2010 yılının Ocak ayında Hindistan’da bir Hindu töreniyle evlendiler. 2011 yılında Katy’nin turnesi sebebiyle nadiren görüşebildikleri dönemde, evliliklerinin 2. senesini göremeden boşandılar.

Korumasına söylediği “Eğer yapabilseydim, sadece sokakta sorunsuz yürüyebilmek için sahip olduklarımı geri verirdim” cümlesi son sözleri olarak kayıtlara geçen Amy Winehouse uzun süre mücadele ettiği bağımlılıklarına yenilerek 2011 yılında hayatını kaybetti.

60’ların rock efsanesi Jimi Hendrix 1970 yılında kullandığı uyuşturucu maddenin etkisi altındayken uykusunda nefessiz kalarak hayatını kaybetti.

Lady Gaga 2018 yılında Joanne dünya turnesinin son 10 konserini şiddetli fibromiyalji ağrıları sebebiyle iptal etti. Bu dönemde yaşadığı sağlık problemlerinin geçmişte yaşadığı travmalarının bir çıktısı olduğunu sonradan açıklayacak ve uzun bir iyileşme sürecine girecekti.

Doechii sosyal medyada viral olup ona şöhretin kapılarını aralayan Anxiety şarkısının devasa başarısının ardından, 2025 yılında “Anxiety is Watching Me” isimli bir psikolojik sağlık girişimi/web sitesi kurdu. Amacı kendi gibi anksiyeteyle mücadele eden başkalarının yalnız hissetmemesini sağlamak.