Ünlülerden Ne Bekliyoruz?

Ünlü tanımı çok geniş, farkındayım. İçinde bir gecede TikTok’ta viral olup tanınmışlar; hayat tarzı pazarlayıp tamamen tüketim üzerinden dönen ve günlük yaşamımızın içinde yer edinen influencer'lar; şarkılarıyla ya da filmleriyle var olan sanatçılar da var.  

Çoğumuz dünyanın bu bozuk sistemiyle iç içeyiz, onlar da öyle. Yine de özgürce bir yaşam sürme hakkımızı, ezilenin sesi olmak isteyen vicdanımızı elden bırakmadan bir hayatta kalma mücadelesi veriyoruz. Bunu tek bir gün ya da kriz anlarında değil, her gün sesimiz yettiğince yapıyoruz.  

“Cesaret bulaşıcıdır” diyerek iyi örnekleri daha sık anmalıyız.

“Cesaret bulaşıcıdır” diyelim ve ait hissettiği topluluğun mücadelesine platformunu, sesini, sanatını kullanarak destek olan ünlülere bir bakalım. Demokrasi için mücadele verdiğimiz şu günlerde, bakarsınız, ülkemizin ünlülerine de ilham olurlar. 

Kendi ayağına basıldığında sesi gür çıkanları başkalarının hakkını savunurken de görmek istiyoruz. 

Filistin kökenli model Bella Hadid, ABD moda dünyasının başını çeken ünlülerden biri. Etkisi sadece Amerika’yla da sınırlı değil tabii. Üstünde görünen tek bir parçayı trend haline getirecek kadar geniş ve güçlü bir etki alanı var. Kendisi aynı zamanda İsrail işgali altındaki Filistinli Gazze halkının uzun zamandır destekçisi. Geçtiğimiz sene tüm dünyanın konuştuğu işgal ve soykırım için sesini çıkarmaktan çekinmedi, Gazze için toplanan yardımlara yüklü miktarda bağış yaptı 

Bu tabii ki kendi kariyeri adına riskli bir hareketti. adidas’ın retro modellerini tekrar piyasaya sürdüğü reklam kampanyalarından birinin yüzüydü. Tanıtmak için kamera karşısına geçtiği SL72 modeli, 1972 Olimpiyatları’yla eş zamanlı piyasaya sürülen ayakkabıydı. 1972 olimpiyatlarında Filistinli bir grup, 11 İsrailli sporcuyu öldürmüştü. İsrail devletinin resmi X hesabı, Bella Hadid’i hedef gösterdiği ve adidas’ı aksiyon almaya çağırdığı bir gönderi yayınladı. Model, apar topar kampanyadan çıkarıldı. 

Yıllardır süregelen bir özgürlük mücadelesinin ünlü bir destekçisi olmak, Bella Hadid için elbette kolay olmadı. Bir süre medyada ismini hep negatif sıfatlarla görmemizin sebebi buydu ama o bu dönemden çok daha güçlü bir şekilde çıktı. Halkının mücadelesinin elde ettiği görünürlükte etkisinin ne kadar büyük olduğu tartışılmaz bir gerçek. Dünyadan göçüp gittiğinde bile adının anılacak olması boşuna değil.  

Kendilerini “öncü” ya da “kahraman” olarak görmelerini değil, kendilerinden büyük bir amaca hizmet eden önemli insanlar olmakla yetinmelerini istiyoruz. 

Tarık Akan, Türkiye’nin en karanlık dönemlerinden birinde, 1980 darbesinden sonra sol görüşlü aydınların kurduğu Barış Derneği’nin üyelerinden biriydi ve bu sebeple yargılandı. Bu davadan beraat etse de yaptığı bir konuşma sebebiyle 2,5 ay cezaevinde kaldı. Yine de politik duruşundan ödün vermedi. Hem 2008’de Ergenekon Davası duruşmalarına katılarak sürecin aktif takipçisi oldu hem de 2013’te Gezi protestolarına katılan sanatçılardan biriydi. 

Ülkesinin ve toplumun verdiği en önemli mücadelelerde yer almasına rağmen siyasi partilerden gelen tüm adaylık tekliflerini reddetti. Amacı, hiçbir zaman öne çıkmak olmadı, varlığının mücadeleye yeterince güç kattığını çok iyi biliyordu. 

İşleri gereği üstlerine çektikleri ilgiyi, kırmızı halılarda kameralar önünde boy gösterme fırsatlarını, kendileri için önemli olan meselelere işaret ederek kullanmalarını istiyoruz. 

Lady Gaga, 2010 yılında Grammy Ödül Töreni’nde çiğ etten bir elbise giydi. Bir süre tüm dünya bunu konuştu, bu hareketinin sebebini anlamaya çalıştı. Sanatçıyı kınayanların atladığı bir detay vardı. Gaga, en başta kırmızı halıya bu elbiseyle değil, sıradan bir Alexander McQueen tasarımla, yanında dört tane ABD askeriyle girmişti. Bu askerler, ordunun LGBTİ+’lara yönelik “Don’t ask, don’t tell” yani “Sorma, söyleme” kuralından zarar görmüş insanlardı. Kural, heteroseksüel olmayan askerleri kimliğini açıklamaktan men ediyor ve ordu içinde bu konunun konuşulmasını yasaklıyordu. 

Törenden sonra verdiği röportajlarda, Lady Gaga, etten elbisesiyle dikkatleri üstüne çekmesinin sebebinin bu olduğunu açıkladı. “Haklarımıza sahip çıkmazsak bir parça etten farkımız kalmayacak” dedi. Kendisini de biseksüel olarak tanımlayan bir kuir olarak ait hissettiği topluluğun sesini duyurmaya çalışıyordu. 

Ordudaki kural, birçok insanın verdiği tepki sayesinde, Gaga’nın etten elbise giymesinden bir sene sonra Obama’nın imzaladığı yasayla kaldırıldı. Gaga da kariyeri boyunca sürdürdüğü aktivizmi adına bir çentik daha atmış, kendisinden sonra kırmızı halılarda yürüyecek yeni nesil pop starlar için biraz daha alan açmış oldu. 

Ünlülerin sektörün zirvesinde olmak için verdikleri kişisel kariyer mücadeleleri bir yana, gerektiğinde ellerini taşın altına koyabilmeleri hepimiz için kıymetli. Bir mücadelenin içindeki rollerini gözümüzde büyütmemeli ama aynı zamanda yazıya başlarkenki gibi “Cesaret bulaşıcıdır” diyerek iyi örnekleri daha sık anmalı, yüceltmeliyiz. Hepimize özgür ve rahat nefes alabileceğimiz aydınlık yarınlar dilerim.