Hot Mess İkonlarının En Dağınık Ama En İkonik Anları

Kim demiş dağıtmak özgüvensizliktir diye? Bazen bir elbise kayar, bazen bir gece fazla uzar, bazen de duygular kontrolü ele geçirir. Ama bazı kadınlar var ki, o anların bile yıldızı olmayı başarıyor. Bu yazı, sadece düzgün selfie’ler, filtreli feed’ler ve kontrol manyağı planlarla geçirmemeye kararlıysanız, sizin ruhunuza dokunacak. Çünkü bu kadınlar (biz onlara ekran kraliçeleri, pop kültür divaları, gerçek hayat süper kahramanları da diyebiliriz) en dağınık anlarında bile çok havalıydılar. Dağılmaktan korkmayan, duygularıyla barışık, hayata karşı filtresiz olan bu yıldızların ikonlaşmış anlarını hatırlıyoruz.  

Britney Spears’ın 2007 yılında yaşadığı çöküş, bugün hala pop kültür tarihinin en çok konuşulan dönemlerinden biri. Saçlarını tıraş ettirdiği o ikonik an, elbette ki bir krizdi. Ama aynı zamanda bir sistemin, medyanın, kontrol mekanizmalarının genç bir kadını nasıl tükettiğinin de sembolüydü. Bugün baktığımızda, o an Britney’nin yeniden doğuşunun da ilk adımıydı. O dönemde yaşadıkları, hem kadınların sistem karşısındaki kırılganlığını gösterdi hem de Britney’nin ne kadar güçlü ve kendisiyle barışık olabildiğini. Düşmeyi göze almak, ayağa kalkmanın en güçlü şeklidir. Ve Britney bunu herkese gösterdi.

2000’lerin başında hem oyunculuğu hem de partileme becerisiyle gündemden düşmeyen Lindsay Lohan, bir dönemin en dağınık ama en çok konuşulan isimlerinden biriydi. Onun paparazzi objektiflerine yakalandığı o geceler, sabaha karşı karışık makyajla taksiden indiği anlar ya da mahkeme salonlarında çekilen üzgün ama havalı fotoğrafları, aslında sadece bir genç kadının hata yaparak büyüme süreciydi. Lohan’ın hayatı, kontrolsüzlükle baş etmenin karmaşık ama gerçekçi bir anlatımıydı. Bugün bir beach club işletiyor, hayatını sadeleştirmiş görünüyor ve kendisiyle çok daha barışık. Ama onun o “kaybolmuş” gibi görünen anları, aslında kendi yönünü bulmasında önemli duraklardı.

Amy Winehouse, müziğiyle olduğu kadar ruhunun savunmasızlığıyla da hafızalarımıza kazındı. Güçlü sesiyle herkesi büyülerken, kişisel hayatındaki karmaşa da gözler önündeydi. Sahneye çıkamadığı konserler, makyajının aktığı anlar, kamuoyunun önünde yaşadığı ilişkisel dramlar… Hepsi bir “dağılma” anı gibi gösterildi ama aslında onun ne kadar kırılgan ve gerçek bir sanatçı olduğunu kanıtladı. Amy, hiçbir zaman mükemmel olmaya çalışmadı. O yüzden de hala bu kadar özel, hala bu kadar ilham verici. Her şeyin yolunda gibi göründüğü bir dünyada, onun filtresizliği hepimize çok şey öğretti.  

Miley Cyrus’un Hannah Montana’dan Miley’ye dönüşüm süreci, birçokları için kafa karıştırıcıydı ama onun için tam bir özgürleşme alanıydı. 2013’teki MTV Video Müzik Ödülleri’nde Robin Thicke ile yaptığı o ikonik twerk performansı, büyük bir infial yarattı. Ama bu “ne yapıyor bu kız?” tepkilerinin ardında aslında çok bilinçli bir karar vardı. Miley, büyümenin ve sınırlarını yeniden çizmenin ne kadar karmaşık ama gerekli olduğunu tüm dünyanın gözleri önünde yaşadı. Herkes onun dağıldığını düşündü ama aslında o kendi yolunu çiziyordu. Bugün hala çılgın ama ne yaptığını çok iyi bilen biri olarak karşımızda. Ve evet, çok eğleniyor.

Rihanna’nın kırmızı halıya saatler sonra gelişleri, hamilelik kombinlerindeki konforlu şıklığı ya da doğum sonrası “hala partiye hazırım” bakışları, onun hiçbir zaman başkalarının hızında yaşamadığını gösteriyor. O, kendi zaman çizelgesini yaratıyor ve bu yüzden de her geç kalışı bile olay oluyor. Rihanna için her şey, kendi ritmine göre ilerliyor. Bu yüzden de onun “dağınık” anları bile kontrol altında değilmiş gibi ama tamamen ona ait. Ve işin güzeli, hiçbir zaman açıklama yapmak zorunda hissetmiyor. Çünkü en büyük lüks, istediğin gibi yaşamak.

2023’te moda ve sinema dünyasının en dikkat çekici anlarından biri, Pamela Anderson’ın Paris Moda Haftası’na sıfır makyajla katılmasıydı. Bu, sadece bir “doğallık tercihi” değildi; yıllarca güzellik kalıplarının tam ortasında yaşayan bir kadının çok güçlü bir ifadesiydi. Makyajsızdı ama özgüveni tamdı. Hiçbir şey anlatmasına gerek yoktu çünkü o anın kendisi başlı başına bir cümleydi: “Olmak zorunda olduğunuz kişi değil, olmak istediğiniz kişi olun.” Bu dağınık ama cesur tavır, bugünün sosyal medya estetiklerine net bir yanıt gibiydi. Pamela, bir dönemin sembolü olarak tanındı ama şimdi kendi kurallarını yazarak çok daha etkileyici bir kimliğe büründü.