Sükunetten Gelen Ses: Eftalya Yağcı

Duyguların ertelenmediği, melodilerin sessizlikten doğduğu bir dünyada kendi sesinin peşinden giden Eftalya Yağcı’yla, üretim sürecini ve duygularla kurduğu bağı konuşuyoruz.
Fotoğraf: Yağmur Genç
Fotoğraf: Yağmur Genç

Konservatuvar sınavını kazandığı 10 yaşından beri sahneden inmeyen Eftalya Yağcı, müziği sadece söylemiyor; yaşıyor, hissediyor, dönüştürüyor. Sözlerini planlayarak değil, yaşayarak kuruyor. Gündüzle gece arasındaki geçiş, meditasyonun getirdiği açıklık, bazen de bir şehrin sesi onun müzikal haritasını belirliyor. Drama, melankoli, meditasyon, mizah… Hepsi aynı anda onun müziğinde var olabiliyor. Yakında dinleyeceğimiz EP’si Turkish Delight’te hem aşka hem de kendisiyle yaşadığı yüzleşmelere yer veriyor. Şimdi onunla bu ritmin izini sürüyoruz.

WhatsApp Image 2025-08-19 at 17.59.55 (3).jpeg

Müzik hayatına nasıl dahil oldu? İlk kez “ben bu işi yapacağım” dediğin anı hatırlıyor musun?

Bu işi yapmaya karar verdiğimde 10 yaşımdaydım. Konservatuvara yetenek sınavıyla kabul edildim ve artık sahneden uzaklaşmam imkansızdı. O dönem beni müziğe bağlayan en temel şey müzikaller ve tiyatral performanslardı. Sadece şarkı söylemek değil, bir durumu tarif etmek, oyunculuk, dans ve görsellik gibi unsurları birleştirerek estetik algımı genişletmek istiyordum. Bu nedenle farklı sahnelerde yer aldım ve bu da beni müzik endüstrisinde üretmeye yönlendirdi.

WhatsApp Image 2025-08-19 at 17.59.55 (1).jpeg

Kimi zaman bir şarkı bir terapi, kimi zaman bir başkaldırı olabiliyor. Senin şarkı yazma sürecin hangi ruh haliyle başlıyor? Drama mı, aşk mı, eğlence mi?  

Kendimi çok dolmuş hissettiğim, yani “overwhelmed” olduğum anlarda yazma içgüdüm ortaya çıkıyor. Yaşamam gereken bir duygu varsa ve bunu ertelediğimi fark ettiysem, yazmaya başlıyorum. O zaman anlıyorum ki içimde dışarı çıkmayı bekleyen bir şey var.

Günlük hayatta seni en çok ne besliyor? Bir yürüyüş mü, bir kitap mı, yoksa kahveyle uzayan bir yalnızlık mı?  

Günümün en önemli iki anı: güneşin doğuşu ve batışı. Gündüz ve gece arasındaki o bağlantı, bir günü gerçekten yaşadığımı hissettiriyor. Sanırım çoğu sanatçı için de bu anlar büyük bir besin kaynağı olmuştur. O kadar lezzetli ki, hahahahah.

Şarkılarını dinleyince insanın içi titriyor ama Instagram’ına baktığımızda karşımıza neşeli, yaratıcı ve hayat dolu bir Eftalya çıkıyor. Sahnedeki ve günlük hayattaki Eftalya arasındaki farklar neler?

Sahnede şeffaf bir çemberin içinde kurşun geçirmez gibiyim. Gerçek hayatta ise kağıttan duvarlarla çevrili, her darbeye açık, savunmasız bir kızım. Şarkılar, sahnedeki zırhım oluyor çoğu zaman. Biliyorum ki siz de benim gibisiniz. İnsan, ait olduğu yerde güçlüdür en çok.

İlham kaynakların arasında olmazsa olmaz dediğin şey ne? Ve hiç beklemediğin anda sana “şarkı fikri” getiren o tuhaf anlar oldu mu?

Meditasyon. Zihnimin berraklaştığı bir an yakalamak… Ama bunun için çabalamamak gerek, kendiliğinden gerçekleşmeli.

Eğer müziğinle tek bir duyguyu aktarmak zorunda kalsaydın… Ne olurdu o?  

Plutchik’in sistemine göre, sevinç ve güven duygularının birleşimiyle oluşan “huzur”, sükunete çok yakın bir duygu. Bu yüzden sükuneti anlatmak isterdim.

Eftalya’nın müziği bir şehir olsaydı neresi olurdu? Paris’in romantizmi mi, İstanbul’un karmaşası mı, Berlin’in ritmi mi?  

Kesinlikle İstanbul. Çok özgün bir şehir. Ona özlem duyacak kadar çok seviyorum. Babil, Gül gibi birçok şarkımda İstanbul’dan ve o şehirde duyduğum melodilerden ilham aldım.

WhatsApp Image 2025-08-19 at 17.59.56.jpeg

Bu aralar seni heyecanlandıran bir sanatçı, film ya da kitap var mı? “Bunu herkes bilmeli” dediğin bir şey paylaşır mısın bizimle?

Bu aralar yeni keşfettiğim ve özellikle Geleneksel Türk müziği dinleyenlerin seveceğini düşündüğüm inanılmaz yetenekli “Melina”. Yakın zamanda yayınladığı Ep’sini mutlaka dinleyin. Benim favorim “Mila mou normal” oldu. Türk müziğinden benzer motifler duyacaksınız. Kitap için de çok güzel bir önerim var. Sevgili arkadaşım Başak bana geçen yaz Marmaris’te “Usta ve Margarita’yı” önerdiğinde fantastik edebiyat sevgimin en çok karşılık bulduğu kitap ile tanışmış oldum. Okuduğum ilk Bulgakov kitabı oldu aynı zamanda. Kesinlikle bir kaç kez daha okumalıyım. Bunu filmler konusunda da yapıyorum. Sevdiğim bir filmi birkaç kez izliyorum. Bende bıraktığı silinmeyecek hisler var. Tekrar tekrar izlediğim bir film var mesela o da İstanbul, Osmanlı Saray’ları ve Tilda Swinton’u bir araya getiren “3 Bin Yıllık Bekleyiş”.

WhatsApp Image 2025-08-19 at 17.59.57.jpeg

Bir gün kendi hayatını anlatan bir film çekilse... Filmin adı ne olurdu? Ve soundtrack’i kim yapardı?

Filmin adı basitçe “Eftalya” olurdu. Bestelerini ise Fahir Atakoğlu yapardı. Tabii bu şimdilik sadece hayalimde. Keşke bir gün gerçek olsa.

Tatil valizine sevdiğin şarkıları koysan, ilk olarak hangi üç parça “benimle gelmek zorunda” der?

Wahdon – Fairuz
Mystery of Love – Sufjan Stevens
Maria Maria – Santana

Bu yolda yürümeye yeni başlayan birine ne söylersin? “Keşke biri bana bunu başta söyleseydi” dediğin o cümle ne olurdu?

Kendinden ödün verme. Sınırlarını iyi çiz. En çok değeri işine, en çok zamanı pratiğine ver.

Son şarkın bir duygunun değilse bile kesinlikle bir halin temsili gibi. O şarkıyı yazarken içinden geçen “bir cümleyle” özetleyebilir misin bize?  

Artık bir başkası kendi değerimi belirlememde etkili değil.

Yeni projeler, hayaller, ufukta parlayan planlar? Bizi neler bekliyor Eftalya evreninde?

Geçtiğimiz yıl Turkish Delight adını verdiğim bir EP hazırladım. Modern Türk kültüründen çok şey göreceksiniz. İlişkilerdeki kadın perspektifi, aşka düşen tarafımdaki alaycı ve kederli halim, para, emek, erkek egemenliği ve kadınlar arası rekabet gibi konular EP’nin merkezinde. 20’li yaşların aynı anda hem gençlik hem yetişkinlik hissettirdiği masasına konmuş bir lokum gibi düşündüm Turkish Delight’ı. Herkese hitap etmek için değil, kendim gibi olanlara ulaşmak için yazdım. Ama yine de iki şarkı şimdiden öne çıktı: BELLY ve DİNERO

WhatsApp Image 2025-08-19 at 18.03.54.jpeg

Aşağıdaki durumlar senin başına gelse, fonda hangi şarkı çalıyor olurdu?

– İki duraklık metro yolculuğuna çıktın, ama drama yapmak istiyorsun. Hangi şarkıyı açarsın?

Young and Beautiful – Lana Del Rey

– Aşık oldun… O ilk mesajı attı. Telefonu eline aldığında kulağında ne çalıyor?

Bulerias de un Caballo Malo - Ralphie Choo

– Aylar sonra çok sevdiğin bir arkadaşını görmeye gidiyorsun. Yolda hangi şarkıyı mırıldanırsın?

​​ Heavenly - Judeline

– Güneşin altında uzanıyorsun, gözünde güneş gözlüğü, elinde buzlu bir içecek. Hangi şarkı o ana yakışır?

Hot - INNA

Yazar: Yiğitcan Genç 
Fotoğraf: Yağmur Genç
Makyaj: Mert Kenğer

yigitcangenc1
Yiğitcan Genç
Yazar
Yiğitcan Genç, dergicilik hayatına bone Magazine & Curated Magazine dergilerinde başladı. Bant Mag., Dadanizm, L'Officiel Hommes Türkiye, Based Istanbul ve GQ Türkiye gibi yayınlarda editörlük yaptı. Dijital dünyada güçlü editoryal içerikler yaratmanın önemine inanarak üretimine devam ediyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık