Sanat, İstanbul ve Bir Tutku Hikayesi

Genç sanatçılara alan açmayı, sanatı daha erişilebilir kılmayı ve Türkiye’den dünyaya açılmayı hedefleyen Artcrowdistanbul'un kurucusu Şanel Şan Sevinç ile sohbet ettik.
Öncelikle Artcrowdistanbul’u bize tanıtır mısın? Bu platform, sanat dünyasında neyi farklı yapıyor, seni en çok heyecanlandıran şeyler neler?
2020 yılında kurduğum Artcrowdistanbul, geleneksel sanat galerisi anlayışını dijital ve fiziksel deneyimlerle harmanlayan bağımsız bir platform olarak sanatseverlere farklı bir perspektif sunuyor. Artcrowdistanbul.com üzerinden düzenlediği çevrimiçi sergilerimizin yanı sıra Zülfaris Karaköy (eski bir sinagog), Barın Han, Hugin Munin Collective (Kuzguncuk) ve Alan Cihangir gibi farklı mekanlarda sanatseverler ile buluşuyoruz.
Amaçlarımızdan biri de sanatı daha erişilebilir, demokratik ve mekândan bağımsız bir yapıya kavuşturmak.

Seni böyle yenilikçi bir platform kurmaya iten en büyük motivasyon neydi?
Uzun yıllar direktörlüğünü ve sergiler küratörlüğünü üstlendiğim Armaggan Sanat ve Tasarım Galerisi’nin 2018 yılında kapanmasının ardından, Türkiye sanat dünyası ile biraz küskünlük yaşadım. Ülkemiz jeopolitik konumu ve katmanlı yapısı sebebiyle özellikle 2013 yılından bu yana kaygan bir zeminde ayakta durmaya çalışıyor. Bu kaygan zeminde ne yazık ki ilk etkilenen kültür ve sanat sektörü oluyor. Bu sebeple hiçbir kaygan zemine mahal vermeden, ülkeye, bölgeye, şehre, fiziki duvarlara bile bağlı olmadan sergilerimi düzenleyebileceğim, sanatı demokratik olarak herkesin ulaşabileceği bir yapıya oturtabileceğim, kültürel bellekte hafıza oluşturacak, aynı zamanda kişisel belleğimi oluşturabileceğim bir platform yaratma amacına hizmet etmek üzere Artcrowdistanbul fikri doğdu. Pandemi sürecinden iki yıl önce 2018 yılında çalışmalara başlamıştık yani planlarımız içinde pandemi yoktu. Pandemi de malumunuz her şey “online” oldu.
Ayrıca kişisel olarak da benimsediğim Türk sanatını dünyaya duyurmak hedefiyle sınırları aşan bir mecra yaratmak fikri de süreçteki ateşleyici güçlerdendir. Bu yıl Ekim ayında Barselona’da bir sergimiz olacak, ayrıca yabancı yatırım destekleri ile yurtdışında da bir şube açacağız. Şehri şimdi söylemeyeyim.😊
İstanbul’un karmaşası, tarihi ve enerjisi Artcrowdistanbul’un DNA’sına nasıl yansıyor? Şehirle arandaki o özel bağı biraz anlatır mısın?
İstanbul eklektik yapısı ile her daim ilhamımdır. Bazen bir turist gibi gezerim tüm şehirde. Aile köklerinin bir kısmı Üsküdar’da olduğu için Salacak ve boğaz hattının da yeri ayrıdır. Galerinin isminde de İstanbul dominant bir şekilde yer alır. Kalabalık – İstanbul, Art-Crowd-İstanbul.

Artcrowdistanbul, genç sanatçılar için ne gibi fırsatlar yaratıyor?
Uzun yıllar genç sanatçılarla çalıştığım için geleceğe dair ışık saçan isimlere projelerimizde her daim yer vermekten büyük keyif alıyorum. Usta isimlerin yanına sağlam adımlarla ilerleyen genç sanatçıları da dahil ediyoruz.
Dijitalleşen dünyada sanatın geleceğini nasıl görüyorsun?
Sanatın online platforma taşınması, sanat eseri ile izleyicinin başbaşa kalıp onun aurasını hissetmesi deneyimini ortadan kaldırdığı için hiçbir zaman gerçekten bir galeride olma ve tüm duyularınızla eserleri hissetme şansı sunamayacaktır. Bu haliyle de eksik olacaktır.
Ancak birbiri ardına açılan ve kapanan, izlemeye yetişemediğimiz sergileri, hiç sergi gezme şansı olmayan kişiler ya da yoğun tempoda çalışan ama sanata ulaşmak isteyen meraklıları düşünürsek Online platformlar sanat adına artı bir değer yaratıyor. Nerede olursanız olun, dilediğiniz saatte dilediğiniz bir ülkedeki sergiyi gezebilmek sanatseverler için kolaylık olmanın yanı sıra, yeni keşiflere de kapı açıyor. Dünyanın her bölgesinden sanatçıların eserleri inceleyip bilgi alabilmek, farklı galerileri müzeleri, çevrimiçi portalları gezebilmek koleksiyonerler ve sanatseverler için de eğitici bir süreç. Sanata mesafeli duran, galeri kapısından içeri girmeyen, fiyat sormaya çekinen bir grubu da oyuna dahil ediyor. Sergileri çevrimiçi gezip, eserleri fiyatları inceleyen kişi, fiziki alana daha rahat girebiliyor, sorularını daha net sorabiliyor ve en önemlisi ne aradığının bilincinde oluyor.

Girişimci bir kadın olarak, kendine nasıl yatırım yapıyorsun? Motivasyonunu ve yaratıcılığını canlı tutmanın sırları var mı?
Sanat benim için bir “iş” değil, her daim bir iletişim aracı olmuştur. Gerek motivasyonum düştüğünde, gerekse kendimi çok yüksekte hissettiğimde her daim sanatla konuşmuş, iletişime geçmişimdir. Motivasyonumu yüksek tutabilmemi, sanatçılarımıza, zaman zaman onların atölyelerine, dünyalarına yaptığım yolculuklarda ve sanat tarihinde bulmuşumdur. Kaygan zeminli, gündemi her an değişen güzel ülkemizde bazen gerçekten motivasyonumuz düşebiliyor. Ancak sanat yapmak dışında başka bir eylem de bilmiyorum.
Son olarak, hem sanat dünyasında hem girişimcilikte sınırları zorlayan kadınlara bir mesajın var mı?
Unutulmamalı ki, kadın yaratıcıdır, en zor durumlarda bile yaratıcı bir yolla kendi çözümünü yaratır. İçeride derinlerdeki gücünüze sarılın.