Kendini Keşfetme Sanatı: Damla Sönmez
Damla Sönmez ile kadın dayanışmasının gücünü ve yaratıcılıkla değişimi konuştuğumuz bir röportaj gerçekleştirdik.
Palette ve Toplum Gönüllüleri Vakfı iş birliğiyle gerçekleşen projede, birbirinden yetenekli kadınlar bir araya gelerek, üniversiteli genç kadınların sanata ve eğitime erişimine destek oldular. Toplumsal dönüşümde sanatın ve kadın dayanışmasının gücüne inanan Damla Sönmez de bu isimler arasında yer aldı. Kendi iç yolculuğunu, canlandırdığı karakterlerden yaratıcılığa uzanan ilham dolu hikayesini Cosmo’ya anlattı.
Kadınların bir araya geldiğinde yarattığı gücü sen nasıl tanımlarsın?
Bir video var. İran’da genç bir kadın bir toplu taşıma aracında şarkı söylüyor. Saçını açmış. Etrafında bir sürü kadın, bir kısmı korkulu gözlerle bakıyor, bir kısmı göz göze bile gelmemeye çalışıyor, bir kısmı öfkeli. Eğer korkmayıp diğer tüm kadınlar, sonra şehirdeki tüm kadınlar şarkı söylemeye başlasalar ne olurdu? Dokunulmaz olurlardı, yönetimin onları dikkate almaktan başka çaresi kalmazdı. Birliktelik kalabalıklık, güven sağlıyor, sağlıklı hareket edebilecek alan sağlıyor kadınlara.
Kendini en çok ne zaman anlaşılmış ve duyulmuş hissediyorsun?
İçinde yer aldığım bir filmin farklı kültüre sahip bir coğrafyadaki festival gösteriminde. Film orada da hayal ettiğimiz etkiyi yaratmışsa ya da film sonrası söyleşide ilham veren sohbetler yapıyorsak kendimi gerçekten duyulmuş hissediyorum.
Canlandırdığın karakterlerde kadın karakterlerin derinliklerini yansıtırken, yaratıcılığını nasıl kullanıyorsun?
Her karakter, her hikaye, her rol kendi yöntemini kendisi getiriyor. Belirli tam bir yöntemim yok. Farklı farklı eğitimlerden, tecrübelerden edindiğim iç görüler var. İşte sanat eğitimi bu yüzden önemli diyoruz. İçerideki yeteneği şekillendirme fırsatı veriyor kişiye, güvenli alan açıyor.
Dış görünüşteki değişim, çoğu zaman iç değişimin göstergesi oluyor. İçini, dışına yansıtırken neler ağır basıyor? Senin iç değişimlerin en çok nasıl kendini gösteriyor?
Ben her duyguyu çok yüksek yaşayan bir insanım. Bu durumun dezavantajları olsa da böyle olmaktan da bu yaşımda mutluyum. Yaşım ilerledikçe artık daha az yıpratıcı gerçekleşiyor bu süreçler. Kendimle anlaşmaya başladıkça iç değişimlerim de daha şefkatli olmaya başladı.
Saç stilininin ve renginin değişimi, kişisel gelişiminin bir yansıması olarak senin için nasıl anlam taşıyor?
Eski saç değişimlerime baktığımda o dönem nasıl bir ruh hali içinde olduğumu anlatabilirim size. O kadar etkili ve anlamlı.
Bunalmışlık hissinin panzehirlerinden biri sence nedir? Yaşadığımız toplumda, buna nasıl göğüs gerebilir, mutluluğumuzu her şeye rağmen nasıl koruyabiliriz — en azından korumaya çalışabiliriz?
İçimize döneceğiz. Carl Gustav Jung der ki “Dışa bakan rüya görür içe bakan uyanır.” Rüyadan daralınca, yeter dediğimizde uyanmak için içe döneceğiz ve uyanınca da cesur olacağız… Başka yolu yok. Basit ama kolay değil evet. Ama hayatta hiç bir şey imkansız değil.