Ozempiclileştiremediklerimizden misiniz?

Ozempic, Mounjaro… Hangisini kullanırsanız kullanın bu ilaçların etkisi sadece kiloda fark yaratmakla sınırlı kalmıyor. Toplumun, özellikle de obezitenin hiç olmadığı kadar yüksek olduğu, kilo vermenin birçok kişinin en önemli hedeflerinden biri olduğu günümüzde bu ilaçlar “devrim yaratıcı” olarak adlandırıldı. Bu ilaçların üzerine çok yazılıp çizildi ama uzun zamanlı etkilerini yavaş yavaş görmeye başlıyoruz.
Değişen Formlar ve Ozempic Fiziği
“Ozempic yüzü” terimini belki duymuşsunuzdur. Ozempic yüzü, hızlı kilo kaybıyla beraber görülebilen yanakların çökmesiyle yüzün fazla sarkmasını anlatan bir terim. Hızlı zayıflamada kolajen ve elastinin azalmasıyla yüz sıkılığı azalıyor ve sarkma başlıyor. Bir anda yanakları çöken birçok kişi eski canlı görünümüne kavuşmak için doktorların da önerisiyle dolgu gibi estetik işlemlere başvuruyor. Bir araştırmaya göre yüzünde sarkma ve çökmeyi azaltmak için dolgu yaptıranların %89’u kendini çok daha çekici ve özgüvenli hissediyor.
Buna benzer olarak “Ozempic kalçası” terimi de ortaya çıktı. Bu da aynı yüzdeki sarkma gibi kalçalardaki ani kas ve yağ kaybıyla ortaya çıkan sarkmış görünümü betimlemek için kullanılıyor. Kişinin ne kadar süredir, ne kadar kilolu olduğu ve bu kiloları ne kadar hızlı verdiğine bağlı olarak bazı bölgelerde deri sarkması yaşanabiliyor. Yağ oranı en yüksek bölgelerden biri olan kalça bölgesi de bundan en çok etkilenenlerden. Doktorlar, düzenli ağırlık ve direnç egzersizlerinin yanı sıra dolgu gibi estetik işlemleri de öneriyor.
Mutluluk Meselesi
Peki ya “Ozempic kişiliği” terimini duymuş muydunuz? Birçok doktor tarafından geçerliliği kabul görmemiş olsa da bu terim, ilaçları kullananların kişiliklerinde fark ettikleri değişimleri anlatıyor. Belirtilene göre genel olarak hakim olan düşük mod, düşük libido ve geçmişte keyif alınan aktivitelerden keyif almamak Ozempic kişiliğini açıklıyor.
Bir yandan da unutmamamız gereken bir şey var ki birçok kişi duygusal problemlerle baş etme yolu olarak gereğinden fazla yemek yedikleri için kilo alıyor. Düşünün, stresli olduğunuzda kendinizi tıka basa yemek yerken bulduğunuz oluyor mu? Veya üzüldüğünüzde, kalbiniz kırıldığında dondurma gibi daha tatlı yiyeceklere uzandığınız? Yemek yemek, özellikle de kızarmış veya şekerli yemekleri tüketmek, beynimize dopamin salgıladığı için aslında duygularımızı bastırmamıza yardımcı oluyor. Birçok kişi duygularını yemekle bastırıyor ve dopaminin sağladığı kısa süreli mutlulukla sorunlarını çözmeden hayatına devam ediyor.
Ozempic gibi ilaçlar ise kişinin yeme arzusunu büyük oranda bastırdığı için artık yemekle dopamin salgılamıyor hale geliyor. Yemekten sağlanan dopamin olmayınca yemek yemek eski çekiciliğini kaybediyor. Ama normal şartlarda yemekle kazanılan dopamin azaldığında bu, birçok uzmana göre mutsuzluğa hatta depresyona bile yol açabiliyor.
Buna benzer olarak bu ilaçlar mutsuzluklarının sebebini kilolarına bağlayan birçok kişi için adeta bir ayna görevi görüyor. Birkaç kilo daha verseler her şeyin yoluna gireceğini, hayatın toz pembe olacağına inananlar o suçladıkları kilolar gittiğinde acı gerçekle karşı karşıya kalıyorlar. Belki ilişkilerinde mutsuzlar, belki işlerinde, belki başka bir alanda. Bu sebeple eğer kişi gerçek sorunlarıyla yüzleşme cesaretini gösterebilirse Ozempic ve türevleri aydınlatıcı olabiliyor. Aksi takdirde ise sözde en büyük problemleri çözülse dahi mutluluğu yakalamayanlar daha da derin bir mutsuzluğa sürüklenebiliyor.
Bununla ilgili Vox dergisine konuşan endokrinolog Dan Bessesen, tüp mide ameliyatı gibi işlemler öncesinde hastaların diyetisyen ve psikologlarla bir araya getirilip ameliyat sonrası için hazırlandıklarını belirtiyor. Gerek ameliyat sonrası beslenme ve yaşam tarzı, gerekse kilo kaybının ardından ortaya çıkabilecek psikolojik değişimler, uzmanlar tarafından hastayla paylaşılıyor. Ama çoğu hasta neredeyse aynı oranda kilo vermeyi sağlayan bu ilaçları almadan önce bütün bu bilgilerden habersiz.
Öte yandan bunun aksini iddia eden de birçok kişi var. Bu gibi ilaçlar iştahı kapamanın yanı sıra beynin açlığı algılayış şeklini de değiştiriyor. Birkaç sene önce yayınlanan bir rapora göre ise bu ilaçlar sadece obeziteye sebep olan yemek bağımlılığını değil, birçok bağımlılığının önüne geçiyor. Bunun sebebi ise obez bireylerin beyinlerinde keşfedilen düzensizlik ile bağımlılıkla mücadele eden kişilerin beynindeki düzensizlik örtüşmesi.
Bu yazıyı yazarken hem birçok yazı okudum, hem de birçok kişiye deneyimlerini sordum. Okuduğum ve konuştuğum her örnekteki ortak nokta verilen kiloların ardından artan özgüven. Senelerce görünümlerinden rahatsızlık duymuş ve bol giysilerin ardına saklanmış kişiler artık aynaya bakınca gördüklerinden mutlu oluyor. Paris’te yaşayan Halkla İlişkiler uzmanı Morgane, Ozempic kullanmaya başladığından beri görümünü değiştirdiğinden bahsediyor. Saçını kestirdiğini, stilini bulduğunu anlatıyor. Aynı Morgane gibi bu ilaçları kullanan birçok kişinin ilgileri de değişiyor. Bedenlerinin içerisinde kendilerini daha özgüvenli hissettikleri için giyinmek, süslenmek daha keyifli bir hale geliyor. Daha fazla giysi alışverişi yapmaya başlıyor, daha cesur seçimlere yönelebiliyorlar. Almanya’da Halkla İlişkiler Müdürü olarak çalışan Sarah H., Wegovy/Ozempic kullanmaya başladığından beri enerjisinin arttığını ve dalgınlığının azaldığını söylüyor.
Sosyal Hayat
Günümüzde sosyal hayat çoğunlukla yemek ve içki etrafında dönüyor. Ozempic gibi ilaçları kullanan kişiler ise yemek yemeye ve içki içmeye olan ilgilerini kaybettikleri için bu sosyal buluşmalar eski tadını vermiyor. Elle dergisi, Ozempic kullanan kişilerin partnerlerine deneyimlerini soruyor. Partnerlerin çoğunun deneyimi aynı: Çoğu kişi ilacı kullanmadan önce severek gittikleri restoranlara, farklı tatları denemek için yaptıkları planlara eskisi kadar heyecanla bakmıyorlar.
Tabii ki bu durum herkes için aynı değil. Morgane sosyal planlarından hiç geri kalmadığını, belirtirken, Sarah H. ise arkadaşlarıyla yemeğe gitmeyi eskisi kadar sevdiğini, sadece eskisine nazaran daha hafif ve küçük porsiyonları tercih ettiğini söylüyor.
Body Positivity ve Ozempic
Gün geçtikçe daha çok kişi bu ilaçları kullanıyor. Zayıflık yaygınlaştıkça akıllara bir soru takılıyor; body positivity’e (beden olumlama) ne oluyor? Ozempic gibi ilaçların bu kadar erişilebilir olmasından önce bence gereğinden çok daha az da olsa beden olumlama konusunda yol katediyorduk. Lizzo gibi isimler dilediklerini giyerek vücutlarından gurur duyduklarını haykırıyor, artık toplumda, özellikle de medya sektöründe dışlanmak istemediklerini belirtiyorlardı. Ya şimdi? Lizzo da bu ilaçları kullanıyor, hatta hayatını değiştirdiğini söylüyor. Sağlığı tehdit edici bir kiloda olmasa da birçok kişi yine yeni yeniden kendilerini dışlanmış ve istenmiyor hissediyor. Eski Teen Vogue editörlerinden Samhita Mukhopadhyay Newsweek’e “Yıllarca kendi vücudumuzu olduğu haliyle sevmeyi savunurken bu ilacı alarak zayıflamış olmak beni kötü hissettirdi; sanki sessiz bir kuralı yıkmışım gibi,” diye anlattı. Podyumlarda, ekranlarda ve dergilerde “plus-size” kadınlar görmeye henüz başlıyorken Ozempic birçok kadına, özellikle de kendilerine yakın hissettikleri kadınlar kullandığında, bir darbe gibi geliyor.
Ozempic Sonrası Hayat
Binlerce lira ve olası yan etki… Peki ya sonrası? Ozempic ve türevi ilaçlar gerek arz kısıntısı gerekse yüksek fiyatları sebebiyle çoğunluk için birkaç ay veya yıl kullanılabilecek ilaçlar. Her ne kadar ilaçlar sayesinde beynin açlığa olan hissiyatı değişse de, bıraktıkları an verdikleri kiloları fazlasıyla almaları oldukça olası. Bunun en büyük sebeplerinden biri hayat tarzı. Ozempic kullananlar, sağlıklı beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak gibi alışılagelmiş kilo verme yöntemlerini tercih edenlere kıyasla çok daha az çabayla çok daha fazla kilo veriyor. Kolaylığı ve hızı sayesinde çoğu kişi hayat tarzında değişiklik yapmaya gerek duymuyor. İşin ilginç yanı, bu ilaçlarla kilo veren birçok kişi, nasıl olsa kilo vereceklerini bildikleri için besin değeri düşük, fast food gibi besinleri daha rahat tüketiyor. Bu yüzden ilaçları herhangi bir sebeple kullanmayı bıraktıklarında gerçeklikle yüzleşmek işten olmuyor: Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme olmadan sürdürülebilir kilo kontrolü pek mümkün değil.
Belki de her şeyden önemlisi, bu ilaçların çoğunluğun obeziteye bakışını değiştirmesi. Obezite, bu ilaçlar sayesinde artık kolayca tedavi edilebilen bir hastalık olarak görülüyor. Ozempic ve benzerleri aslında oldukça tehlikeli olan bu hastalığa sahip birçok kişinin hayatını kurtarıyor. Öte yandan, bu ilaçların uzun dönem yan etkilerini hala bilmediğimizi kabul etmek gerekiyor. Birçok kişi zayıflamanın bu denli kolaylaşmasının (çoğu zaman) kilo vermek amacıyla hayatımıza kattığımız sağlıklı yaşam alışkanlıklarını nasıl etkileyeceğine şüpheyle bakıyor. Düzenli egzersiz yapanların sayısı azalacak mı? Peki ya sağlıklı beslenme alışkanlıkları? Bu soruların cevaplarını zaman verecek.