Vizyondan Film Önerileri
Sinema salonları bu hafta da dopdolu ve seçenekler bir hayli iddialı. Kalp atışlarınızı hızlandıracak bir gerilim mi, hayal gücünüzü zorlayacak bir bilim kurgu mu, yoksa kahkahalara boğulacağınız bir komedi mi? Karar vermesi zor, biliyoruz. İşte sizin seçtiğimiz için beyaz perde favorilerimiz.
Moana 2
İlk filmiyle en sevilen animasyonlar arasına giren cesur kaşif Moana, bu kez çok daha büyük bir macera için yelken açıyor. Atalarından gelen beklenmedik bir çağrıyla, yarım kalan bir arayışı tamamlamak üzere Okyanusya'nın tehlikeli ve gizemli sularına doğru bir yolculuğa çıkıyor. Usta bir kaşif olarak kendini bir kez daha kanıtlama arzusuyla dolu olan Moana, bu kez unutulmuş denizlere doğru yöneliyor. Tabii ki bu yolculuk, üç yıl aradan sonra yeniden bir araya geldiği efsanevi yarı tanrı Maui olmadan tamamlanamaz. Eski dostların buluştuğu bu macera, hem Moana'nın cesaretini sınayacak hem de okyanusun derinliklerinde saklanan yeni sırları açığa çıkaracak.
Nosferatu
Robert Eggers’ın yönettiği, F.W. Murnau’nun 1922 yapımı korku klasiği Nosferatu'nun yeniden uyarlanmış hali, bir vampir efsanesini bir adım daha ileriye taşıyor. Hikaye, bir genç kadının, ona aşık olan ve karanlık takıntılarıyla korkunç bir dehşet yaratan vampirle olan ilişkisini konu alıyor. Orlok adında gizemli bir vampir, kadınla ilgilenmeye başlıyor ve işin içine korku dolu bir takıntı giriyor. Eggers, gotik atmosferi ve korku yaratma konusunda usta bir yönetmen olarak, 1922 yapımının karanlık ve tüyler ürperten havasını modernize ediyor. Bu filmdeki oyunculuklar da oldukça dikkat çekiyor.
Mufasa: The Lion King
Aslan Kral evrenine yepyeni bir bakış. Bu kez, Simba ve Nala'nın kızı Kiara'ya Mufasa'nın efsanesini anlatmak için Rafiki devreye giriyor ve Timon ile Pumbaa, kendilerine has mizahlarını sergiliyor. Geriye dönüşlerle anlatılan hikayede, Mufasa'nın yalnız ve kayıp olduğu yıllara gidiyoruz. Ancak hayatını değiştiren biriyle, Taka adındaki sempatik bir aslanla tanışınca her şey yoluna giriyor. Bu tesadüfi karşılaşma, farklılıklarına rağmen bir araya gelen bir grup aslanın, ölümcül bir düşmandan kaçarken nasıl bir bağ kurduklarını keşfetmemizi sağlıyor.
The Seed Of The Sacred Fig
Mohammad Rasoulof’un Almanya’nın Oscar Adayı olan son filmi, Tahran'da bir yargıcın yaşadığı paranoya ve güvensizlikle baş başa kalmasını anlatıyor. İman, Devrim Mahkemesi'nde terfi ediyor ve siyasi muhalifleri yargılamakla görevlendiriliyor. Ama her şey, Mahsa Amini'nin ölümünden sonra patlayan protestolarla karışınca, işler iyice çığırından çıkıyor. Bir gün, İman’ın beylik tabancası kayboluyor ve bu, onun eşiyle kızlarından şüphe duymasına neden oluyor. İşte o noktada, evde kendi başına bir soruşturma başlatıyor ve paranoyası iyice tırmanıyor. Rasoulof, filmde gerçek protesto görüntülerine yer vererek, hem rejimin baskılarından hem de İran’daki siyasi gerilimlerden oldukça cesur bir şekilde bahsediyor.
Sonic The Hedgehog 3
Sonic, hızının ve enerjisinin hayran bıraktığı o sevilen kahraman, bu kez çok daha zorlu bir macerada. Knuckles ve Tails ile bir araya gelen Sonic, karşısında şimdiye kadar tanıştığı en gizemli ve güçlü düşman olan Shadow’u buluyor. Güçleri yetmiyormuş gibi, gezegeni kurtarmak için beklenmedik bir ittifaka ihtiyaç duyan ekibi, bolca aksiyon ve sürprizlerle dolu bir mücadele bekliyor.
All We Imagine As Light
Hint sinemasının parlayan yeteneği Payal Kapadia, ilk kurmaca filmiyle karşımızda. Aydınlık Hayallerimiz, Mumbai’nin kaotik sokaklarını arka plan yaparak sevgi, arzu ve feminist özgürleşmeyi anlatan şiir gibi bir hikâye sunuyor. Film, iki genç hemşirenin dostlukları üzerinden hem duygusal bir yolculuğa hem de kentin acımasız temposuna ışık tutuyor. Kapadia’nın politik duruşu ve güçlü görsel dili, bu yapımı daha da etkileyici kılıyor. Cannes’da Altın Göz ödüllü Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece sonrası, Kapadia yine dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor.
Oh, Canada
Paul Schrader, Master Gardener sonrası yeni filmi Oh, Canada ile kamera karşısında bu kez yıldızları topluyor. Filmde, Amerikan sinemasının ağır toplarından Richard Gere, hayatının son demlerini yaşayan belgeselci Leonard Fife’ı canlandırıyor. Fife, son bir röportajla hayatındaki sır perdelerini aralamaya karar veriyor; hem de eşinin haberi olmadan, kameraların önünde! Anlatılanlar arasında Vietnam Savaşı'ndan kaçıp Kanada’ya yerleşmek gibi bomba detaylar var. Genç Fife’a Jacob Elordi hayat verirken, filmin parçalı anılar ve eski video formatlarıyla oluşturulmuş bulmaca kurgusu ayrı bir hava katıyor. Cannes’da ana yarışmada gösterilen bu yapım, Schrader ve Gere buluşmasıyla dikkat çekiyor.