O Elbisenin İçinde Harika Görünüyorum, Biliyorum!

Ama gel bir de bana sor...
62nd-Annual-GRAMMY-Awards---Arrivals-1202219206_4629x3508.jpeg
Getty Images

Coco Chanel “Bir kadın topuklularının üzerinde güçlüdür” diyor; ancak o topukluları bir mesai saati boyunca giydikten sonra ne kadar işittiğini, günlerce ayaklarınızın nasıl yara bantlarıyla gezdiğinizi cümlelerine taşımıyor. Ya da küçük siyah elbiselerimizi giydiğimizde yapıştırmak zorunda olduğumuz göğüs bantlarını çıkarırken çektiğimiz acılardan hiç bahsetmiyoruz.

Peki ya on yıllardır maruz kaldığımız yüksek bel slim fit jean’ler? Güzel göründüklerine hem fikiriz ve benim de dolabımın ayrılmaz parçalarından biri (hep de öyle olacak). Ancak Suki Waterhouse’un bu giydiği jean’ler nedeniyle fıtık olduğu tweet’ini gördünüz mü? Bu jean’ler yalnızca fıtık değil, vulvaya yarattığı zararın boyutu, aylarca gidilen jinekolog muayeneleri ve türlü tedavilerle ölçülebilir ancak.

Yüzyıllardır çektiğimiz sütyen derdi ise artık acının kanıksandığının bir örneği…

Bir de her birimizin yaşadığı bir anı hatırlatayım sizlere: Pantolonunuza taktığınız kemeri, yemek yemenizin, içmenizin ya da uzun süre oturmanızın ardından açtığınızda yaşadığınız rahatlık ve o kemerin bıraktığı izler…

Moda sanat ve estetiğin insan formuna bir yansıması olsa da kimi zaman bu estetik büyük ödünleri de beraberinde getiriyor. Kadınlar yüzyıllar boyunca modayı takip etmek için türlü acılara katlandı. Şöyle bir hatırlamaya, yüzyıllar arasında yolculuk yapmaya ne dersiniz?

Neler Çekmiştik?

Ayak bağlama (lotus ayaklar)

Song Hanedanlığı öncesinden 20. yüzyıl başına dek Çin’de sürdürülen ‘lotus ayak’ geleneği, kız çocuklarının ayaklarını 7–8 yaşlarında kırıp bandajlarla 7–8 santime ‘indirerek’ zarafet ve asalet göstergesine dönüştürüyordu. Ancak bu estetik takıntının bedeli ağırdı: kalıcı kemik deformasyonları, kronik ağrı, enfeksiyonlar, hareket kısıtlılığı ve yaşlılıkta çok ciddi duruş bozuklukları…

Chopine’ler (çok yüksek platform ayakkabılar)

Chopine’ler, 16. ve 17. yüzyıllarda özellikle Venedik ve İspanya’da soylu kadınların tercih ettiği, bazen 30–50 cm’ye varan ahşap platform ayakkabılardı.

Bu yüksekliğin sağladığı gösteriş, kadının sosyal statüsünü ve zarafetini vurgularken, taban kullanımını neredeyse tek başına topuğa bırakarak dengeyi zorlaştırıyordu. Günlük hayatta dar sokaklarda ve mermer döşemeli saray salonlarında yapılan yürüyüşler, sık sık tökezleme ve düşme kazalarına yol açıyor, bu kazalar da burkulmalar, bilek ve diz eklemlerinde kalıcı hasarlarla sonuçlanıyordu.

Farthingale, pannier, krinolin

Bu etekler bizim için ‘prenses’ etekleri. Hatta günümüzde hâlâ gelinliklerde kullanılıyor. Bu gelinlik modelini tercih edenler genellikle rahatsızlığından dert yakınır. Bir de düşünün ki döneminizin modası bu ve her gün giymeniz gerekiyor…

Farthingale, pannier ve krinolin; 16. yüzyıldan 19. yüzyıla uzanan Avrupa modasındaki geniş kesimli eteklere deniyordu. Bugünlerde plastik veya metal balinalar kullanılarak yapılan tarlatanlar, o dönemlerde kamış, balina kemiği ya da çelikten yapılıyordu. Saray görkemini ve sınıfsal ayrıcalığı dramatik siluetlerle sahnelerken, kadınların oturmasını, kapılardan geçmesini, hatta yangın çıktığında kaçmasını zorlaştırırdı.

Kurşunlu beyaz pudra, arsenikli yeşil elbiseler

En tehlikeli ‘trend’ diyebileceğimiz bu uygulamalar, 18. ve 19. yüzyıllarda etkisini gösterdi. Yüzü porselen gibi göstermek için kullanılan kurşunlu beyaz pudralar cildi inceltip yaralar açarken, sistemik kurşun zehirlenmesine, saç dökülmesine ve diş problemlerine yol açıyordu.

Aynı dönemde moda olan canlı zümrüt tonları ise çoğunlukla arsenikli boyalarla elde ediliyordu; elbiseler ve aksesuarlar terle temas ettikçe deride yanık, döküntü ve ülserler bırakıyor, uzun süreli maruziyet karın ağrısı, kusma ve sinir sistemi hasarı gibi belirtilerle sonuçlanıyordu.

Korsetler

GettyImages-1147426885.jpeg
Getty Images

19. yüzyılın ortalarından itibaren Viktorya dönemi Avrupa’sında ‘ideal’ kum saati silueti için vazgeçilmez hâle gelen korsetler, bel bölgesini sıkıca sarmak üzere tasarlanmış kuş kafesi gibi çelik balenli ve kat kat katmanlı iç çamaşırlarıydı.

Bugün kullandığımız korseleri düşünmeyin zira ‘ne kadar ince o kadar iyi’ düşüncesiyle kadınlar bellerini mümkün olduğunca sıkıyordu. (Kim Kardashian’ın Met Gala görünümünde bu modaya geri döndüğünü söylemek yanlış olmaz.) İnce bir beli vurgulamak amacıyla kaburga altlarından kalçalara kadar sıkıştırılan korset, nefes alışverişi kısıtlıyor; solunum güçlüğü, baş dönmesi ve bayılmaya yol açabiliyordu.

Ayrıca organlar içe doğru itildiğinden mide/bağırsak problemleri yaygınken, uzun süre kullanım kaburga deformasyonlarına neden oluyordu.

Hobble skirt

1900’lerin başında kısa bir süreliğine moda olan hobble skirt, eteğin alt kısmının diz hizasından itibaren daralarak adım atmayı neredeyse imkansız hâle getiren, genellikle ipek veya yün kumaşlardan dikilen bir siluetti. Bu dar kesim, kadınların adım boyunu birkaç santimetreyle sınırlıyor; sokaklarda tökezlemelere, merdiven inip çıkarken takılmalara ve sık sık düşmelere neden oluyordu.

Ağır omuz vatkaları & sert saç spreyleri

1980’lerin “güç giyimi” akımının simgesi haline gelen ağır omuz vatkaları, ceketin omuzlarını normalden çok daha geniş gösteren köpük, köpürtülmüş sünger ya da plastik destekli astarlarla elde edilirdi. Bu yapılar, omuz eklemlerine ve boyun kaslarına fazladan yük bindirerek uzun süreli kullanıldığında duruş bozukluklarına, boyun ve sırt ağrılarına; ayrıca eklemlerde aşınma ve tendon gerginliğine yol açabiliyordu.

Aynı dönemin vazgeçilmezi olan sert saç spreyleri ise, saç teli ve kafa derisi üzerinde “kilitli tutuş” sağlamak için formaldehit, alkol ve sülfatlar içeren güçlü kimyasallardan oluşuyordu. Bunlar, solunum yolunda, gözlerde ve ciltte alerjik reaksiyonlara neden olurken; saçta da aşırı kopma ve dökülme riskini artırıyordu.

Düşük bel jean (özellikle g-string gösterme modası)

Hayır, bunun yarattığı estetik zarardan bahsetmeyeceğiz… 1990’ların sonu ve 2000’lerin başında düşük bel jean modası, basen hattının çok altında oturarak g-string’lerin kasık üstünde görünür olduğu estetiği popülerleştirdi. Bu tarzın uzun kullanımında kronik bel ağrısı şikayetlerinin olduğu, kıl dönmesi riskini artırdığı biliniyor. 

Ya Bugün Neler Çekiyoruz?

skimsfacewrap-3cf90abd05d9476dbc0906ab887daecc.png
Getty Images

Bahsettiğimiz trendlerin bir kısmı, günümüzde hâlâ moda. Örneğin korseleri hâlâ kullanıyoruz. Yalnızca bu da değil tabii ki; yazının girişinde bahsettiğimiz göğüs bantları, stiletto’lar ve skinny jean’lerin yanı sıra konforumuzu geride bırakan farklı trendler de hayatımıza girmeye devam ediyor. Aşırı rahatsız file çorapları buna bir örnek gösterebiliriz örneğin.

Ya da Bella Hadid ile hayatımıza giren, saçlarımızı çekerek alnımızı gererek yaptığımız kusursuz at kuyrukları… 2025 yılında hayatımıza giren, Kim Kardashian’ın da kazancından bir pay almaya karar vererek kendi markası altında çıkardığı yüz şekillendirici bantlar… Saçlarınızı sarmalar…

Dudağınızı bantlamalar… Uykuda dahi trendi takip edenler için son derece zorlu olsa gerek… Tabii tüm bunları bu şekilde sayarken sanmayın ki ben bu trendlerden geri kalıyorum.

Uykumdan ödün vermesem de korseler, yüksek bel jean’ler ve göğüs bantları dolabımın daima baş köşesinde…

Eh ne de olsa üzerimizdeki sıkı siluetler bizi rahatsız etse de özgüvenimizi tamamlayan yegane unsurlar da…

Sonuçta Chanel haklı. Christian Louboutin’ın da söylediği gibi: “Yüksek topuklar acı ile gelen bir haz.”

ilkim.jpeg
İlkim Emirler
Konular ve Haber Danışmanı
Konular ve Haber Danışmanı
Haftalık