Gülüş Tasarımına Lüks Saat Etkisi: Neden Fiyatlar Dudak Uçuklatıyor?

Uzun yıllar boyunca estetik diş hekimliğinde hedef, simetrik, beyaz ve neredeyse yapay bir gülüş yaratmaktı. Ancak o gülüşler çoğu zaman gerçek hayatta mimiklerle uyumlanamıyor, karakterle bütünleşemiyordu. Bugün ise estetik anlayış bambaşka bir yöne evriliyor. Diş, artık yalnızca estetik bir obje değil; kişiliği, mesleği, duruşu anlatan bir ifade biçimi. Estetik diş hekimi Sinan Emre Şekerci ile geçmişten günümüze “Hollywood Smile” kavramını, ünlülerle gülüş tasarımının dinamiklerini ve kişiye özel gülümsemenin yükselişini konuştuk.

“Hollywood Smile” kavramı uzun yıllardır hayatımızda. Bu anlayış hâlâ geçerli mi, yoksa değişime mi uğradı?

Eskiden “Hollywood Smile” denildiğinde akla bembeyaz, tamamen simetrik, milimetrik şekilde hizalanmış, neredeyse yapay zeka tarafından tasarlanmış gibi görünen dişler gelirdi. Uzun yıllar boyunca estetik diş hekimliğinin hedefi, kusursuz derecede düzgün ve standart bir gülüş yaratmaktı. İnsanlar çoğunlukla Julia Roberts’ın içten ama güçlü gülüşüne ya da Angelina Jolie’nin çekici, dengeli gülümsemesine sahip olmayı hayal ediyordu. Ancak o dönemde kullanılan planlama yöntemleri, laboratuvar teknolojileri ve dişlerin üretim aşamasındaki “craftsmanship” yani el işçiliği ve detay işleme becerileri, bu hayalin bir adım gerisinde kalıyordu. Sonuçta dişler fazla yapay, doğal diş dokusunun ışığı yansıtma özelliklerinden yoksun ve yüzle uyumsuz bir görünüm sergiliyordu. O dönemde yapılan bazı gülüş tasarımları, belki fotoğraflarda güzel görünse de, gerçek hayatta kişinin mimikleriyle bütünleşemiyor, kişiliğini yansıtmaktan uzaklaşıyordu. Bu nedenle geçmişte “Hollywood Smile” bazen “estetik” bir sonuçtan çok, yapay ve standardize edilmiş bir görüntüyü ifade eder hale gelmişti.

Gülüş tasarımının kişisel ifade üzerinde nasıl bir etkisi var?

Çok büyük bir etkisi var. Bir hastam ilk geldiğinde “Sert görünüyorum, ama öyle biri değilim” demişti. Gülüş tasarımıyla sadece dişlerinin formunu değiştirdik ve ifadesi çok daha sıcak, samimi bir hale geldi. İnsanların kendilerini nasıl gördükleri, başkaları tarafından nasıl algılandıkları büyük ölçüde gülüşlerine bağlı. Güzel bir gülüşe sahip olmak insanın kendisini en iyi hissettiği şeylerden birisidir. İnsanın kendine olan güveni artar ve bu da kişinin duruşunu, diğer insanlarla olan iletişimini değiştirir. Standart bir iş yapan çoğu kişiyi değerlendirmemiz ve yaklaşım farklı olurken, oyuncu, manken gibi sürekli göz önünde olan ve yakın çekime maruz kalan ünlülerde süreç çok daha farklı işliyor.

Peki fiyat neye göre belirleniyor?

Bazı yerlerde dudak uçuklatan fiyatlar söylenirken bazı yerlerde de görece makul fiyatlar verilebiliyor. Bunu lüks saat dünyasıyla karşılaştırmak doğru bir örnek olabilir. Bir saatin malzemesi çoğu zaman yalnızca çelikten ibarettir; ancak o saatin yüz binlerce dolarlık fiyatı, kullanılan çeliğin ötesinde, arkasındaki mühendislik, işçilik, markanın birikimi ve kusursuz detaylara verilen emeği temsil eder. Gülüş tasarımı da benzer şekilde yalnızca porselen veya seramikten yapılmış dişlerle ilgili değildir. Yüksek maliyet, yıllar içinde gelişmiş estetik vizyon, ileri teknolojik planlama, kişiye özel tasarım ve laboratuvarda adeta bir mücevher gibi tek tek işlenen dişlerin titiz el işçiliğinden gelir. Sonuç, sadece fonksiyonel bir diş tedavisi değil, kişinin yüzüne özel, özgün ve benzersiz bir gülüş tasarımıdır. Tıpkı lüks bir saatin yalnızca zamanı göstermediği gibi, kaliteli bir estetik diş tedavisi de yalnızca dişleri düzeltmez; kişinin özgüvenini şekillendirir.

Önümüzdeki yıllarda gülüş tasarımında nasıl bir trend bizi bekliyor?

Geleceğin anahtar kelimesi “kişiselleştirme” olacak. İnsanlar artık sadece estetik açıdan güzel değil, kendilerine ait, karakterlerini yansıtan gülüşler arıyor. “Fazla mükemmel” görünen, yapay gülüşler yerine “benim gibi” hissi veren tasarımlar ön planda olacak.