Emmy Ödülleri Adayları Açıklandı

Televizyonun Oscar’ı diyebileceğimiz  Emmy Ödülleri, bu yıl 77. kez dağıtılacak ve aday listesi nihayet açıklandı. Apple TV+, HBO/Max, Netflix ve Hulu’nun kıran kırana mücadelesi yine sahnede ama bu sefer yeni yapımların sesi daha yüksek çıkıyor. “Severance” 27 adaylıkla yarışa adeta fırtına gibi girerken, “The White Lotus” bildiğimiz gibi yine güçlü, “The Bear” ödülleri paylaşmaya hazır ve Pedro Pascal... Eh, o zaten her yerde.

İkinci sezonuyla geri dönen Severance, tam 27 adaylıkla Emmy sezonunun en iddialı yapımı oldu. Kısacası şöyle düşünün, 13 büyük kategoridnin hepsinde birden varlar. Adam Scott ve Britt Lower başrollerde, Zach Cherry’den John Turturro’ya destek oyuncu kadrosu, Patricia Arquette’den Jane Alexander’a misafir oyuncular derken dizi her koldan ödül peşinde. Ve evet, yaratıcı ekip de unutulmamış. Dan Erickson, Ben Stiller ve Jessica Lee Gagne hem yazım hem yönetim kategorilerinde adaylar.

Apple TV+, Severance’ın ilk sezonunda aldığı 2 teknik ödül dışında pek ses getirememişti. Ama bu sene hem endüstri hem izleyici nezdinde hak ettikleri ilgiyi sonunda topladılar gibi. Dystopik ofis hayatını konu alan dizi, sadece hikayesiyle değil, atmosferiyle de bu sene televizyonun “Black Mirror” moment’ı olabilir.

Geçtiğimiz iki yıldır komedide The Bear ve Hacks arasında geçen taht oyunu, bu sene yeni bir rakip kazandı, Apple TV+’ın sektörel hiciv bombası The Studio. Toplam 23 adaylıkla yarışa giren dizinin yarısı neredeyse oyuncu kadrosuna gitmiş durumda. Seth Rogen başrolde ve aynı zamanda yapımcı, senarist, yönetmen... yani çok yönlü bir Emmys favorisi. Ike Barinholtz, Catherine O’Hara, Kathryn Hahn gibi isimler ise yardımcı oyuncu dallarında yarışıyor. Ama asıl eğlence misafir oyuncularda. Dave Franco, Ron Howard, Anthony Mackie, Martin Scorsese ve Zoe Kravitz... çoğu da kendilerini oynuyor. Oyuncuların kendilerini oynayarak Emmy adaylığı aldığı bir sezondayız. Ve belki de bu, televizyonun artık ne kadar meta, ne kadar kendine dönük hale geldiğinin en somut örneği.

2025, Pedro Pascal için “ana karakter” yılı oldu desek yalan olmaz. The Last of Us’taki Joel performansıyla bu yıl da adaylar arasında. Ama işin ilginci, bu onun yıl içindeki tek büyük projesi değil. The Fantastic Four: First Steps, Ari Aster’ın Eddington’ı, Celine Song’un A24 yapımı Materialists filmi... Pascal, altı haftada üç büyük filmle karşımıza çıktı. Instagram’ın ve TikTok’un gözbebeği olmasının yanı sıra, eleştirmenlerin de ciddi anlamda favorisi. Kısacası, Pedro Pascal bu sene sadece karakter değil, bütün televizyon evreninin vibe’ı olmuş durumda.

Limited ya da Anthology serilerde Apple TV+ bu yıl geri planda kalmış olsa da Netflix tam gaz önde. Adolescence, Monsters: The Lyle and Erik Menendez Story ve Black Mirror toplamda 34 adaylıkla bu kategoride ciddi bir üstünlük kurdu. Adolescence’in 15 yaşındaki yıldızı Owen Cooper, Emmy tarihinin en genç kazananı olmaya aday. Bu da demek oluyor ki bu sene Emmy sahnesinde hem en genç hem en yaşlı (83 yaşındaki Harrison Ford) ilk kez ödül alabilir.

Öte yandan HBO/Max’in The Penguin’i 24 adaylıkla geliyor ve Dying for Sex gibi iddialı Hulu yapımları da yarışta. Özellikle bu kategori artık öylesine güçlü ki, neredeyse drama ve komedi kadar büyük bir sahneye dönüştü.

Geçtiğimiz yılların favorisi The Handmaid’s Tale, bu yıl sadece bir konuk oyuncu adaylığı alabildi. Cherry Jones yine aday, çünkü neye dokunsa aday oluyor zaten. Ama bu durum, Emmy seçmenlerinin artık “yeni” ve “taze” hikayelere aç olduğunu da gösteriyor. Artık ilk sezonunda parlayan diziler ya da alışılmış dışı hikayeler daha fazla öne çıkıyor. The Pitt, HBO’nun yeni medikal dramasıyla 13 adaylık aldı ve ER’den beri ilk kez Emmy alabilir denen Noah Wyle da bu listede.

Kristen Bell, Nobody Wants This dizisinden gelen adaylık haberini Instagram’da paylaştı. Liza Colon-Zayas (The Bear) hem doğum gününü kutladı hem Emmy adaylığını. Harrison Ford’un yıllar sonra ilk kez oyuncu dalında aday olması da duygusal bir not olarak köşede duruyor.

Emmy, bu yıl 26 bin oyla rekor sayıda oy kullanıldığını duyurdu. Yani bu liste sadece eleştirmenlerin değil, endüstrinin de bu yılki “en iyiler” konusunda oldukça heyecanlı olduğunu gösteriyor. 14 Eylül’de dağıtılacak ödüller, muhtemelen tahmin edilmesi zor ama izlemesi keyifli bir geceye dönüşecek.