Enerjinin, Duygunun ve Stilin Kesişim Noktası: Zeynep Sürmeli

Her şeyi kontrol etmeye çalışmaktansa, duygularının peşinden gitmeyi seçen biri düşünün… Moda onun için bir ifade biçimi, içerik üretmek neredeyse bir uzuv, ilham kaynağı ise yaşarken hissedebildikleri. Sosyal medyada “Zeybik” olarak tanıdığımız Zeynep’in renkli ve enerjik paylaşımlarının arkasında özgürlüğüne düşkün, kendi sınırlarını tanıyan ve değişimle barışık bir karakter var. Duygularını, arzularını ve estetik algısını pusula gibi kullanan Zeynep’le hem modadan hem sosyal medyadan hem de kedisinden konuşuyoruz.
Kendini üç kelimeyle tanımlar mısın?
Tanımlayamam ama deneyeceğim: enerji, karmaşa, heyecan.

Sosyal medyada "Zeybik" olarak tanınıyorsun. Bu ismin arkasındaki hikaye nedir? Seni bu ismi kullanmaya yönlendiren özel bir anlamı var mı?
Evet, arkasında hem komik hem de biraz stratejik bir hikaye var. Babam bu işi yapmamı ve sosyal medyada görünür olmamı istemezdi. Ben de 13 yaşında gizli gizli bir Instagram hesabı açıp paylaşım yapmaya başladım. Ama hesabımı bulup kapattırıyordu. En sonunda adımı yazarak ulaşamayacağı bir kullanıcı adı bulmam gerekti. Böylece “Zeybik” ortaya çıktı.
Tarzını nasıl tanımlarsın?
Eskiden kıyafetlerin birbiriyle uyumuna ve renk dengelerine çok dikkat ederdim. Ama artık tek bir tarzım olduğunu düşünmüyorum. En az kendim kadar karışık bir stilim var. Ne tamamen punk, ne de büsbütün temiz ve derli toplu... Kısacası canım ne isterse onu giyiyorum.

Sosyal medyada hep enerjik ve yaratıcı görünüyorsun ama içerik üretirken hiç “Off, bugün ilham sıfır” dediğin oluyor mu? O moddan nasıl çıkıyorsun?
İçerik üretmek zamanla benim bir uzvum gibi oldu. Ama evet, zaman zaman yapmacık hissettiğim ve üretme zorunluluğu altında kaldığım oluyor. Her insan gibi benim de kamerada yüzümü görmek istemediğim günler var. Ama çok “off” çektiğim söylenemez. Genellikle “ohh” dediğim anlar daha fazla oluyor.
Gardırobunda asla vazgeçemeyeceğin, senin için anlamlı olan bir parça var mı?
Hayır, yok. En çok değişimin getirdiği enerjiye inandığım için şu an tüm gardırobumu çöpe atıp her şeyi baştan alabilirim.
Sana en çok ne ilham veriyor?
Hayatta asla yaşamam diye düşündüğüm şeyleri yaşarken hissettiklerim. İyi ya da kötü fark etmiyor. Genel olarak hislerim, ilhamımın en büyük kaynağı diyebilirim.
Peki moda ilhamın kim ya da ne? 90’lar cool kızları mı, Paris sokakları mı, yoksa TikTok’ta kaybolduğun bir trend mi?
İçinde özgüven barındıran her kim ya da ne varsa, ilhamım o oluyor. Punk, “Nasıl olur da bir şey beni bu kadar heyecanlandırabilir?” dediğim bir noktada duruyor. Renklerin birleşimi, karmaşanın yarattığı düzen bende bir sevgi ihtiyacı doğuruyor.
Sosyal medyada geniş bir takipçi kitlesine sahipsin. İçeriklerini oluştururken takipçilerinden nasıl ilham alıyorsun? Onların geri bildirimleri senin için ne kadar önemli?
Ne kadar kendin olmaya çalışsan da, aldığın tepkilerle birlikte bir kalıbın içine girmeye başlıyorsun. Bence bunu en az yapan insanlardan biriyim ama yine de sık sık karşılaştığım kötü yorumlardan ya da beni ileriye taşıyacak eleştirilerden etkileniyorum. İnsanlar beni genellikle enerjimle tanımladığı için, bu yanımı göstermeye özellikle dikkat ediyorum.
Aklından çıkmayan, hoşuna giden bir yorum aldın mı? Ve bu yorum neydi?
Çok sevdiğim bir arkadaşım, duygusal olarak kötü hissettiğim bir dönemde bana şöyle demişti: “O kadar kendinsin ki... Üzgünlüğün bile sana özgü. Seni keşfetmek isterdim.” Hiç unutmuyorum.

Moda dünyasında seni en çok etkileyen tasarımcılar veya ikonlar kimler? Onlardan nasıl ilham alıyorsun?
Vivienne Westwood’un kolyesi boynumda yaşıyor resmen. Hikayesi de beni çok etkiliyor. Genel olarak çok fazla tasarımcı tanıdığımı ya da detaylı takip ettiğimi söyleyemem. Daha çok güncel ve değişen popüler tarzlardan ilham alıp, onların içinde kendim kalmaya çalışıyorum. Bir de Kate Moss’un gençliğine bayılıyorum!

Dolabında yatırım parçası olarak gördüğün, yıllar geçse de asla vazgeçmeyeceğin 3 şey nedir?
Vintage denim bir LV çantam var, ondan vazgeçmem sanırım. Markası olmayan ama kalıbını çok sevdiğim birkaç jean pantolon ve topuklu botlarım da var. Onun dışında her şeyden vazgeçebilirim. Ben genel olarak kolay vazgeçebilen biriyim.
Bir kıyafeti kombinlerken nelere dikkat edersin? Kombinlerinde öncelik verdiğin unsurlar neler?
Proporsiyonuma göre giyinmeyi bildiğimi düşünüyorum ama hala öğrenme sürecindeyim. Taşıyamayacağımı düşündüğüm kıyafetleri giymemeye çalışıyorum. Boyumu olduğundan kısa gösteren ya da vücut hatlarımı belli etmeyen kalıplardan genelde uzak duruyorum.

Kedinle en çok keyif aldığın anlar neler? Sence o da senin gibi tam bir stil ikonu mu?
Evde yalnız olmak bazen çok yorucu geliyor. Kapıyı bana açan biri olmasa da, kedimin kafasına aniden bir öpücük kondurmak beni çok mutlu ediyor. Ben yemek yaparken beni izlemesi, uyurken yanımda uyuması... Bunlar çok özel anlar. Stil ikonu olmasa da kesinlikle bir ikon. Kraliçem o benim!
Yoğun bir günün sonunda, kedinle en sevdiğin ritüel ne?
Kedimi çok öpüyorum; büyük ihtimalle bir kedi kadar tüy yutmuşumdur... Bazen kimseye anlatamadığım şeyleri ona anlatıyorum. Boş boş bakıyor ama bence anlıyor. Bir gün konuşacağına da içten içe inanıyorum.
Peki sabahları “5 dakikada hazır” olanlardan mısın, yoksa en az 3 farklı kombin denemeden evden çıkmayanlardan mı?
Ben 5 dakikada bakkala bile çıkamam! Evden çıkmak için hazırlanmaya hazırlanmam lazım…
Günlük hayatında seni en çok motive eden şey ne?
Arzularım… Estetik algım ve duygularım. Beni tamamen onlar yönetiyor diyebilirim. İyi giyinmek, iyi tasarlanmış bir mekanda olmak, güzel yapılar görmek, iyi yemekler yemek ve müzik dinlemek... Tam olarak bunlar!
Künye:
Röportaj: Yiğitcan Genç
Fotoğraf: Yağmur Genç
Styling: Rüya Tekçe
Styling ekibi: Emine Şevval Nadir
Tüm kıyafetler: Forever 21
✨ Bu tarz içeriklerden haberdar olmak ister misin? Dijital abone ol, spotsuz kalma!
✉️ E-bültene abone ol, en yeni trendleri önce sen oku.