Cosmo Kapak Kızı: Berrak Tüzünataç

“Meselemiz Ortak: Özgürce Kadın Olabilmek” mottosuyla hazırlanan Cosmopolitan Türkiye’nin ikinci sayısında Berrak Tüzünataç ile buluştuk.

YAZAR: Serli Gazer
berrak-tuzunatac.jpg
Fotoğraf: Burcu Karademir

“Meselemiz Ortak: Özgürce Kadın Olabilmek” mottosuyla hazırlanan Cosmopolitan Türkiye’nin ikinci sayısı, kapak yıldızımız Berrak Tüzünataç ile iki ayrı kapak seçeneğiyle bayilerde yerini aldı.

Saf ve özgün kimliğiyle sorularımızı yanıtlayan Berrak Tüzünataç, kadın olmaya dair düşüncelerini Cosmo kadınlarıyla paylaşıyor. 

Gündemimiz ve meselemiz belli: Türkiye’de bir kadın olarak özgürce, dilediğimiz gibi var olabilmek. Sinmemek, akıntıya karşı gelecek cesareti bulmak ve tüm bunları konuşabilmek... ‘Meme Kanseri’ Farkındalık Ayı’nda, kadın cinayetlerinin ve tacizlerinin dramatik seviyelere ulaştığı bir dönemde Berrak’ı kapak kızı olarak seçmemizin de temel nedenlerinden biri buydu. Sistematik kadın katliamlarına, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe geçmemesine en çok sesini çıkaran ünlülerden biri oldu her zaman. Kadınları güçlendiren kampanyalarda, sanat projelerinde, editöryal çekimlerde yer aldı. Birileri onu yanlış anlar diye susmadı. Bu çekimi kurgularken de buradan yola çıkarak Berrak’ı ve içindeki diğer kadınları temsil eden personalara hayat verdik. Her bir personanın başkaldıran ve yüreklendirici bir duruşu oldu.Alt metin belliydi: Bize istediğiniz kadar baskı uygulayın, susmadan, itaat etmeden, istediğimiz gibi kendi kadınlığımızı yaşayacağız ve kutlayacağız. Onu bu kadar filtresiz çekebilecek kişi de elbette fotoğrafçı dostu Burcu Karademir’den başkası olamazdı. Birlikte güçlendikleri, birbirlerine cesaret verdikleri, dayanışmanın ve dostluğun vücut bulmuş hali olan bu iki kadının arkadaşlığından yola çıkarak, kadın olmayı sorguladığımız gerçek bir sohbete daldık.

C_0113.jpg
Eldiven: Al Reves Küpe: H&M

“Kusura bakmayın ama bu beden sonsuza kadar böyle kalmayacak. Müsaadenizle, izin verirseniz ben bunu kutlamak istiyorum.”

İkili olmak, birlikte büyümek, iş yapmak, birbirine destek olmak, kötü gün ama aslında daha da önemlisi iyi gün dostu olmak... İkililiğinizin temeli bunlara dayanıyor. Bir de sizden birbirinizi dinleyebilir miyiz?

Berrak: Yıllardır, çok küçük yaşımdan beri o kadar çok fotoğraf ve dergi çekimi yaptım ki... Belki de kendi jenerasyonum içinde en çok dergi kapağı olan kişilerden biriyimdir. Kendimi görmediğim ve ben olan kareleri yakalaması beni çok etkiledi. Burcu’nun bir fotoğrafçı olarak alameti farikası insanları çok rahatlatıp, bunun bir fotoğraf çekimi olduğunu unutturup o anlarını yakalaması. Oyun arkadaşı olarak çok iyi geldik birbirimize, ikimiz de mesleklerimizde oyun oynamalı ve özgür kalmalıyız. Orada birbirimize artistik olarak da mesleki olarak da nefes olduk. Bize iyi geldi. Birbirimizle ne olacağımızı şaşırdık, en yakın arkadaş mı olalım, kreatif partner mi olalım? Burcu, benim için önce artistik bir ‘crush’tı.

Burcu: Ham olarak anlattığı çerçevenin içerisine girip gönlümün tahtına rahatça yerleşti Berrak. Nasıl olduğunu düşünmemek vardır ya... “Güzel miyim?” sorusunu sorgulamadan, kendini bırakabilen nadir insanlardan. Artistik olarak ‘crush’ olmasak daha hızlı bir şekilde birbirimizin hayatına girmezdik diye düşünüyorum çünkü birbirimize ihtiyacımız da oldu.

C_0163 (1).jpg
Küpe:Birce Fine Jewellery Gömlek ve Kravat: Marks&Spencer Ayakkabı:ZARA

Berrak için çekimden önce “zor kadın” yorumları yapıldı. Yakın arkadaşı olarak sence nasıl biri?

Burcu: Berrak çok sorumluluk sahibidir ve evet dişlidir. İstediğini almak adına çok çaba gösterir, ödevini yapar, çalışır, vazgeçmesi gerekenlerden vazgeçer ki bence bu
çok önemli bir özellik. Yapmak istediğini görürsün, ta en başından. İyi okur, farkındalığı yüksektir; o huyu çok hoşuma gidiyor. Bana çok ilham veriyor.

Yıllar önce sanatçı Esra Gülman ile ortak bir çalışma yaptınız. İstanbul Sözleşmesi’nin gündem olduğu ilk yıllarda Berrak’ın çıplak bedeni üzerine Esra’nın Bla Bla Bla yazıları yazıldı. Fotoğraflarda senin imzan vardı. Ortak mücadelenizin ilk yansımasıydı sanki.

Burcu: Ses getiren kadınlarla ilgili kendi kendimize oyun oynadığımız, ortaya koyduğumuz bir işti. Her şeyi geçtim bu yüzden de çok büyük saygı duyuyorum, normal bir insanın yapabileceği bir proje değildi, gerçekten o kafada olman lazım. Mevzuyu gerçekten dert edinmen lazımdı. Kadın olarak, Berrak olarak, duruş olarak “Umursamıyorum sizin dediklerinizi” diyordu hiç konuşmadan. Zaten üstünde yazan kelimeler de bunlardı.

Berrak: “Buyurun hedef benim” dedik. “Söyleyin hadi, korkmuyorum.”

C_0376 1.jpg
Takım: Maje Ayakkabı: Sandro Kolye: H&M

 

Bunu 20’li yaşlarında yapabilir miydin? Yoksa zamanla gelen bir güncelleme miydi?

Berrak: Bence yapamayabilirdim. 20’lerimde bu kültürde olmasaydım, daha sanatsal, daha liberal bir toplumda başka bir duyguyla yaşasaydım, belki bunu bir macera olarak yapabilirdim.

Burcu: Çünkü yaptıkların bu topraklarda direniş haline geliyor.

Berrak: Boğanın önünde sallanan o kırmızı bayrak olmayı göğüsleyecek, sağlamlık ve altı doluluk, ifade etmek istediğimiz şeye inanç... Bu tabii ki hayat ve yaş tecrübesi, olgunluğu gerektiriyor. Bu dolulukta bunu yapmak, gözdeki o ifade 20’li yaşlarda olmuyor. Duygusal olarak güç gerektiriyor. 20’ler tribüne oynadığın yaşlar. Kendi kimliğinden çok, başka kimliklere benzemeye çalıştığın... Kendi kimliğin oluşunca artık dışarıdan gelen bir cümlenin onu sarsmayacağı ve değiştirmeyeceğinden çok emin oluyorsun.

"Böyle inandığım için, kardeşlerimi korumam gerektiği için sesimi çıkarıyorum."

C_0286.jpg
Pantalon ve Boxer: Marks&Spencer

Sinmediğin zaman hemen bir etiket yapıştırılıyor, “Çok dişlisin, çok maskülensin.” gibi. Aynı duruşu bir erkek sergilediği zaman “Ne kadar güçlü.” deniyor. Sizce bu nasıl normalleşecek?

Biz sinmedikçe normalleşecek. Bunları düşünmedikçe. Açıkçası ben bakmıyorum ve düşünmüyorum bile. O zaman yaptığın şey özgürlükten çok farklı bir yere varıyor. Böyle inandığım için, kardeşlerimi korumam gerektiği için, sesimi çıkarmam gerektiği için, sesimi çıkarmak istediğim için bu şekilde yapıyorum. Açıkçası bana bunun cesareti 35’ten sonra geldi. Çünkü ben 35’ten önce sadece bedenimle algılanmak istemediğim için “Aslında ben düşünen ve okuyan biriyim” diye kendimi kanıtlamaya çalışıyordum. Bedenimle etiketlenmeyeyim, yargılanmayayım istedim. Sonrasında dedim ki “Kusura bakmayın ama bu beden sonsuza kadar böyle kalmayacak. Müsaadenizle, izin verirseniz ben bunu kutlamak istiyorum.” Ben hayata sadece bugünün yüzdeleri üstünden bakan biri değilim, çok geniş bakıyorum: Bunlar 50 yıl sonra ne ifade edecek? Biz tarihin neresinde bulunacağız? Çok kısa vadeli bakmıyorum.

ÖNCE MARS SONRA VAJİNA

Ortalık yanarken, yine kadınlar bu ülkede politik olarak katledilirken bu çekim için üç farklı karaktere büründün. Üç farklı kadın oldun. Kendini tüm bu kadınların içinde nasıl hissettin?

Kendimi daha önce hiç görmediğim haldeyim, bu farklı personalar Burcu’dan çıktı. Bu personaların tasarımı ise Önder (Tiryaki) sayesinde oldu. Gerçekten işini bu şekilde yapmayı seven insanlar olduğumuzu bildiğim için üçümüz de buna çok heyecanlandık ve herkes inanılmaz bir performans sergiledi. Fotoğraflara bak- tığımda kendimi kendim gibi görmediğim bir süreç oldu. Dün telefonda Burcu ile konuşurken “Kariyerim boyunca ilk defa ben gerçek anlamda saf, su katılmamış biçimde modellik yaptım” dedim. İlk defa bir çekim sırtını Berrak Tüzünataç’a yaslamadı. Evet, beden benim bedenim, ifade benim ama Berrak Tüzünataç algısına, tavrına, kimliğine sırtını yaslamadan gerçek anlamda modellik tecrübesi oldu benim için.

 

C_0260.jpg

Seninle bir araya gelmemizin ve aslında sütyen kullanmadan bir çekim yapmamızın nedenlerinden biri de meme kanserine farkındalık yaratmak. Ekim ayı bütün dünyada ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ olarak kabul ediliyor ve 13 Ekim de bu farkındalığı artırmak için sütyensizliğe teşvik eden ‘No Bra Day’. Neler söylemek istersin?

Berrak: Tıp dünyasının her şeyi erkek üstünden çalıştığı, kadına ait sağlık sorunlarının ne kadar ihmal edildiği o kadar açık ki. Yeni çıkan araştırmalara göre tamponun ve pedlerin insan kanıyla test edilmediği, kadınların periyotlarında yaşadıkları zorlukların histeri muamelesi yapıldığı bir dünya. Mesela vajinanın anatomik haritası 2013’te çıkarılmış. Mars’a gidildikten sonra yani! Bu nasıl bir ihmaldir, dehşete düştüm.

ERKEK DOSTLARIMIZ NEREDE?

Toplumsal meseleleri dert edinmiş biri olarak Türkiye’de yine sistematik şekilde kadınların sırf kadın oldukları için katliama uğraması konusunda altını çizmek istediğin bir şey var mı?

Merak ediyorum erkek dostlarımız neredeler? “Birlikte güldüğümüz, ağladığımız, eğlendiğimiz, kavga ettiğimiz, barıştığımız, seviştiğimiz, iş yaptığımız, birbirimize güvendiğimiz, akıl verdiğimiz, akıl danıştığımız, destek olduğumuz... Bir dertleri ya da kutlamaları olunca bizi arayan erkek dostlarımız nerede? Bu benim çok kalbimi kırıyor. Böyle yaparlarsa biz kendimizi nasıl kıymetli hissedeceğiz, nasıl güvende hissedeceğiz, nasıl partner olacağız, nasıl ahenkle bir arada yaşayıp var olacağız? Erkek dostlarımız neredeler? En ufak bir öfke yok içimde, sadece kalbim çok kırık. Neden bizim yanımızda değiller? Aksiyonları nerede? Bu yaşananlara duyarsız ve kayıtsız olmak mı onların erkeklik tanımları? Bizim için ne yapmayı planlıyorlar? Kadınların yanında yine sadece kadınlar ve kuirler var.

C_0474 2.jpg
Elbise: Al Reves

Jenny Holzer’ın “Her şey hassas bir şekilde birbirine bağlıdır” eseri geldi gözümün önüne sen bunları sorgularken. Dünyayı kökten değiştirmek mümkün belki de fakat bunun için önce kendimizi, kadınlığımızı ve bedenimizi kabul etmemiz gerekiyor sanki.

Berrak: Hayatım boyunca başıma gelen, bende yara açan ve yaraların sonunda edindiğim reflekslerle farkında olmadan kendime zarar verdiğim ve sabote ettiğim birçok şeyin, birçok tatsız tecrübenin ve travmanın faturasını kadınlığıma ve bedenimin ilgi çekiciliğine kestiğimi fark ettim. Ama tüm bunları 35 sonrası fark ettim. Sonra da kadınlığımdan ve bedenimden özür dilemeye ve bu hatamı telafi etmeye çalıştım. Çünkü hep haksız yere suçladım. Bize kültürel şekilde işlenen, doğduğumuzdan beri duyduğumuz kodlamalarla ben kestim kendime faturayı, benim hatam. Tabii ki sistemsel bir şey ama hatamın sorumluluğunu alıyorum.

İnsan kendi hatasının sorumluluğunu almadan değişemiyor, dönüşemiyor zaten. Onun sorumluluğunu aldığın anda farkındalığın artıyor ve telafiye gitmeye başlıyorsun.

Burcu: Ben de bedenimize bakış açımızdan kaynaklı, bilinçaltımıza yerleşmiş o binlerce kötülüğün getirdiği her şeyi kendime biçtim. Nerede bir hata var? Kadınlığımda. Bu çok erken dönem menopoza sebebiyet verdi. Kendi kendime bunu yapmış olmaktan dolayı, belirli bir bilince ulaştıktan sonra, bedeninden özür dileyen onu önemseyen bir insan oldum. Ben de mümkün olduğunca estetik algısının bize dayatılan kalıpların ötesinde olduğunu kendime hatırlatmaya çalışıyorum.

C_0437.jpg
Body: Marks&Spencer Etek: Nilhan Peker (Gizia Gate)

 

Buradaki üç kadın, hepimiz milenyalleriz. Bize “ayıp” diye öğretilen, “uygunsuz bulunan” tüm güçlü özelliklerimizin aslında hiç de saklanması gerekmediğini öğrendik. Kendi kendimize ve ancak 30’lu yaşlarda. Z kuşağı ise doğal olarak bu özgürlüğe doğdu. Kız kardeşlerinize ne söylemek istersiniz?

Berrak: Bence biz onlardan tavsiye almalıyız. Biz ara bir kuşağız, her şeyi gördük. Sadece çok tepkisel olup bir şeyleri tepkiden mi yapıyorlar yoksa gerçekten doğalarına uygun oldukları için mi yapıyorlar bir baksınlar diyebilirim.

Burcu: Z kuşağı ile aşırı rahatım. Tabii ki tahammül, odaklanma seviyeleri çok konuşuluyor ama bu, çağın getirdiği bir şey.

Berrak: Çalışma sistemiyle ilgili gerekli düzen, bu neslin tepkisiyle başlayacak belki de.

Burcu: Benim de tavsiyem, onların mantalitesine sahip olmayan bir önceki nesillerin söylediklerini sallamamaları. Söylenenler kural değil. Her şeyin başka yolları mevcut. Hiç kimse, hiçbir şeyin en iyisini bilmiyor. Her şey kendi deneyimine özgü.

Sizin dostluğunuz nasıl? Kötü gün dostu olabiliyor musunuz mesela?

Berrak: Tabii ki! Yetişkin dostluğunda bazen birbirini daha az gördüğün dönemler olabiliyor, ilişkilerin doğası bu. Belki tüm iyi şeylerimizle birbirimizi hep güncellemesek de, kötü her şeyimizi biliriz. Ben iyi bir kötü gün dostuyumdur.

Burcu: Ama aynı zamanda iyi bir iyi gün dostudur. Ödül aldığımda Berrak takdim etmişti, benim için çok özel bir andı. Bir konuşma yapacaktım ve bir kadın olarak bu sektördeki zorluklarla da çok yeni yüzleştiğim bir dönemdi. Ödülü aldığım gün beni çok cesaretlendirmişti ve hep birlikteydik. Berrak’ın evinde birlikte hazırlandık, etkinlik alanına birlikte gittik...

 

C_0443 2.jpg

İşleriniz hakkında birbirinizin fikrini alıyor musunuz?

Burcu: Hep! Senelerce bir sürü projemi yaparken yanımda oturdu Berrak. Beraber fotoğraf seçtik, retouch yaptık. Hatta bana asistanlık yapmışlığı bile var.

Berrak: Annesi makyaj yaparken izleyen çocuk misali çok seviyorum başkasını iş yaparken izlemeyi.

Burcu: Hem destek hem de motive edici bir yanı var, sadece oturup izlemez.

Berrak: Mesleklerimizin arka tarafını çok seviyorum. Mesela Edis kayıttayken stüdyoya gitmeyi de çok seviyorum. Arkadaki o kimsenin görmediği tarafı izlemek çok hoşuma gidiyor. Ayıp bir şey ama imtiyaz da severim, herkesten önce izlemek, herkesten önce dinlemek... (Gülüyor.)

Birlikte en eğlendiğiniz anı?

Berrak: Bir Büyük Ev Ablukada konserinde çıldırmıştık. Bir de beraber Burgazada anımız var. Gün batımında, sarhoş olduk, gece denize girdik. Böyle çok anımız var. Bodrum’da gülme krizine girdiğimiz geceler var.

C_0428.jpg

ORTAK HAYAL: İTALYA’DA BİR EV

70 yaşındasınız ve hâlâ çok yakın arkadaşsınız. Nerdesiniz, ne yapıyorsunuz, ne konuşuyorsunuz?

Burcu: Muhtemelen harika bir kokteyl içiyoruz. Her şeyi bitirmişiz, bir yerin verandasında görüyorum kendimizi. Sahilde, İtalya kıyıları gibi. Kreatif bir şeyler konuşuyoruz, ben muhtemelen sergi yapıyorumdur. Berrak film prodüktörlüğü yapıyordur, senaryo yazıyordur, gençlere bir şeyler öğretiyordur.

Berrak: İtalya’daki o ev benim olsun mu? Ben de aşağı yukarı aynı hayali görüyorum. Yeni nesil fotoğrafçıları, oyuncuları çekiştiriyoruzdur. O eve çağırıp ağırlayacağımız genç sanatçıları seçiyoruzdur.

Burcu: Güzel büyük bir masa. Çok sevdim, yapacağız bunu.

Berrak: Oldu, 777.

 

C_0298.jpg
Set2_Editoryal_Red_8.png

Berrak Tüzünataç röportajınını 2. sayımızda okuyabilirsiniz.

Tüm gazete bayileri, Migros, Carrefour, Macrocenter, D&R ve kitapçılarda satışta!

Genel Yayın Yönetmeni: Işıl Cinmen 
Fotoğraf: Burcu Karademir
Kreatif Direktör & Röportaj: Serli Gazer 
Moda Editörü: Kumru Kermen  
Saç&Makyaj: Önder Tiryaki 
Prodüksiyon: Emine Ciğer & Rabia Demirelli
Işık: Okan Ataş
Fotoğraf Asistanı: Furkan Irmak
Moda Editörü Asistanı: Sena Canbek 
Saç&Makyaj Asistanı: Doğukan Tuncer
Prodüksiyon Asistanı: Doruk Efe Çamlı & Ozan Erdem Bahtiyar
Işık Asistanı: Ali Şimşek & Beykan Baloğlu
Gri ceket, siyah ceket, boxer ve çorap: Marks & Spencer

WhatsApp Image 2024-09-19 at 14.37.55.jpeg
Serli Gazer
Kreatif Hikayeler, Projeler & Marka İşbirlikleri
Moda dergilerinde 15 yıldan fazla süredir çalışan Serli, yeni ve ilerici dialoglar kurmak için yaratıcı hikaye oluşturma konusundaki tutkusunu hala ilk günkü heyecanıyla koruyor. Fikir üretme, uygulama ve 360 derece hikaye stratejileri geliştirme konusundaki derin sektör bilgisini günümüz trendleri ve yeni nesil yayıncılık stiliyle bir araya getiriyor.
Devamını okumak için tıklayın