Bir Patinin Keyfi, İki Patinin Neşesi Var

Evimizin küçük patronlarıyla hayat zaten güzel… Peki neden ikinci bir miyav daha olmasın? Tek kedi hayatına renk katar; iki kedi yan yana geldiğinde ise yalnızlık biter, oyun çoğalır, mutluluk katlanır!
1272846156.jpeg
Benjamin Torode | Getty Images

Kedilerle yaşamak, “beni sev” ile “fazla yaklaşma” arasındaki dengeyi öğrenmek demek. Onlar sizin hayatınıza uymaz, siz fark etmeden onların hayatına karışırsınız. Ve bu, tek bir kediyle bile bütün evin onların adımlarına göre şekillenmesi demek. Her şey onların iki patisinin arasında — ve onlar da bunun gayet farkında.

Benimki, beyaz tüyleriyle sabah güneşinde parlayan, mavi gözleriyle hem meraklı hem mesafeli bakabilen bir kedi. Badem gözlü Badem. Onunla yaşamak, günlerimin akışını yavaş yavaş ele geçirdi; artık saatleri değil, onun küçük alışkanlıklarını takip ediyorum. Sabah mama kabının başında duruşu, sanki menüyü onaylıyormuş gibi; öğlen güneşin düştüğü köşede kıvrılıp uyuması; yaz akşamları ise balkon trabzanlarına çıkmasın diye telaşla peşinden koşmam — e, insan korkuyor tabii… Ama bazen pencerede dururken, bakışları uzaklara takıldığında düşünüyorum. Yanında kendi dilini konuşabileceği bir dost olsa nasıl olurdu? Belki birlikte kuşları izler, geceleri aniden koşturur, sonra yorulup yan yana kıvrılırlardı. Şimdilik, bu evin sessizliği de hareketi de sadece ikimize ait.

Adsız tasarım-4.png

Biz evden çıktığımızda — işe, okula ya da kısa bir buluşmaya — hayat evde devam eder. Ama kedilerimiz, günün büyük kısmını yalnız geçirir. Pencereden bakar, biraz uyur, mama yer, tekrar uyur. Biz geri dönene kadar evin sessizliği düşündüğümüzden çok daha uzun gelir onlara. Belki de bu yüzden ikinci bir kedi fikri sadece sizin için değil, onlar için de yeni bir ihtimalin kapısını aralar. Böylece ev artık sadece tek bir nefesin yankılandığı bir yer olmaktan çıkar. Siz yokken koridorda minik adımlar, pencere kenarında fısıltı gibi mırıldanmalar olur. Ama her yeni arkadaşlık gibi, bu da kendi sınavını getirir; ilk karşılaşma, merak ile çekince arasında ince bir çizgidir.

İkinci kedi eve geldiğinde, ilk günler düşündüğünüz kadar huzurlu olmayabilir. Birbirlerini uzaktan izlerler, aniden tüyler kabarır, hafif hırıltılar duyulur. Koridorda karşılaşıldığında ani bir duraklama olur, gözler kısılır kuyruk sertleşir. Bazen biri diğerinin yolunu kapatır, bazen de mama kabının önünde sessiz bir güç gösterisi yapılır. Evin içinde görünmez sınırlar vardır ve her iki taraf da bu sınırları test eder.

Ama zaman, kedilerin en iyi müttefikidir. Önce kısa temaslar başlar; tıslamalar azalır, bakışlar yumuşar. Pencere nöbetleri tek kişilik olmaktan çıkar, oyuncak fare sırayla kovalanır. Bazen hâlâ küçük bir restleşme yaşanır ama bu artık “seninle uğraşmak eğlenceli” tonundadır. Bir gece yarısı, evin içinde patilerin hızlı ritmi yankılanır; kovalamacalar, aniden değişen yönler, saklambaç oyunları… Ve sonra bütün bu hareketin ardından, evin sakinliğinde yan yana uyuduklarını görürsünüz.

İki kedi, birbirine bizim asla veremeyeceğimiz şeyleri verir. Biz mama, oyun, sevgi sunarız; ama bir kedi, başka bir kediden aldığı güveni, sessiz ortaklığı sadece onunla yaşayabilir. Kavga ettikleri kadar barışırlar, tısladıkları kadar mırlarlar. Ve biz, o bağı izlerken anlarız ki bu iniş çıkışlar aralarındaki dostluğu daha gerçek kılar. Evin enerjisi değişir; siz evde yokken bile hayat akmaya devam eder. Günün sonunda sizi karşılayan artık tek bir çift göz değil, iki farklı bakış olur — kendi hikâyesi olan, ama o hikâyeyi sizinle paylaşan iki dost.

zeynep-ece-yesilcimen.jpg
Zeynep Ece Yeşilmen
Editoryal Stajyer
Zeynep, Bilkent Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyor—yani günleri edebi metinler, analizler ve bitmeyen teslim tarihleriyle geçiyor. Buna rağmen içerik üretmekten vazgeçmiyor; kültür, moda ve dijital dünyayı yazıyla yakalamaya çalışıyor. Bir yandan yoga pratiğiyle nefes alıyor, bir yandan da akademik takvimi kaçırmamaya çalışıyor. Kedisinin sessiz onayıyla, bazen matın üstünde, bazen ekranın başında, çoğu zaman da ikisinin arasında bir yerde yazıyor.
Devamını okumak için tıklayın
Haftalık